Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/23286 E. 2011/9095 K. 30.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/23286
KARAR NO : 2011/9095
KARAR TARİHİ : 30.05.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde vasiyetnamenin yerine getirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; mirasbırakan …’nin noterce tanzim edilen vasiyetnamesi ile 111 ada 10 parsel sayılı taşınmazını eşi olan davacıya bıraktığını ileri sürerek; vasiyetnamenin yerine getirilmesini istemiştir.
Mahkemece, TMK. nun 5. maddesi ile TMK. nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük uyarınca davaya Sulh Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği belirtilerek, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vasiyetin yerine getirilmesi istemine ilişkindir.
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 S.K. md.17). Mirasbırakan 04.07.1993 tarihinde vefat etmiştir.
TKM. nin 539.maddesi (TMK. m. 599) uyarınca, mirasın açılmasıyla terekeye sahip olma hakkı, sadece yasal mirasçılara tanınmıştır. Vasiyetname ile mirasçı atananların (mirasçı nasb edilenler) hakları, yasal mirasçılar veya öncelikle tasarruf ile yararlarına bağışlama yapılmış olanlar tarafından açıkça itiraza uğramamış ise, bu hususun tebliğinden itibaren bir ay geçtikten sonra bunlar mirasçılık sıfatları hakkında belge verilmesini, Sulh Hâkiminden isteyebilirler. Vasiyetname ile verilen hakkın geçirilmesini sağlayacak husus sulh hâkiminin vereceği mirasçılık belgesidir.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin, durumu ise daha farklıdır. TKM. nin 541.maddesi (TMK. m. 600) gereği kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı dava ile malın kendisine teslimini isteyebilir.

Görüldüğü gibi, vasiyetnamenin açılmış olması, terekenin atanmış (ve külli mirasçı durumundaki) kişi ile kendisine belirli bir mal vasiyet edilene (cüz’i mirasçıya) geçmesini sağlamaya yeterli olmamaktadır.
Somut olayda davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını istemektedir. Bu itibarla da kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişi durumunda bulunduğundan izleyeceği yol TKM. nin 541.maddesi (TMK. m. 600) uyarınca bu malın teslimini yasal veya seçilmiş mirasçılardan istemek, bunların teslimden kaçınmaları ve üstün bir hak iddia etmeleri halinde onlara karşı dava açmaktan ibarettir.
Bu tür davalarda görevli mahkemeyi davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler (HUMK md. 8/1). Dava dilekçesinde dava değeri “6.110 TL” olarak belirtilmiş olup, davanın konusunu oluşturan taşınmazın değerinin de açıkça sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aşmasına göre, mahkemenin görevli bulunduğu gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.