Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/23205 E. 2011/6302 K. 14.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/23205
KARAR NO : 2011/6302
KARAR TARİHİ : 14.04.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 8.286,90 TL taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; İstanbul, ……,-Ortaköy’de bulunan 38 pafta, 20 ada, 13 parsel ile 38 pafta, 30 ada, 20 parsel sayılı taşınmazların ….., Belediyesince müvekkili ve diğer hissedarlara satışı konusunda karar alındığını, tescil için tapu sicil müdürlüğüne başvurulduğunda … Vakfı şerhi nedeniyle 8.286,90 TL taviz bedeli ödemek zorunda kaldıklarını, oysa vakfın taviz bedeline tabu olmadığını beyanla bu miktarın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Mahkemece, öğrenme tarihine göre zamanaşımı def’inin reddi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkin bulunduğundan dolayı, zamanaşımı sorununun bu doğrultuda çözümlenmesi gerekmektedir.
BK mad. 66’ya göre iade alacaklısının geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra nedensiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. Bir yıllık sürenin başlaması için, iade alacaklısının kendisi aleyhine zenginleşen kişiyi ve zenginleşmenin kapsamını (nedensiz olarak uğranılan malvarlığı azalmasını) bilmesi aranmalıdır.
Davada, davacıların davalı idareye ödeme yaptıkları 02.06.2008 tarihinde … Vakfı’nın gayri sahih vakıf olduğunu ve taşınmazların taviz bedeline tabi olmadığını bildiği ya da en azından bilebilecek durumda olduğunda kuşku ve duraksamaya yer yoktur. Bu nedenle, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi olarak, ödemenin yapıldığı 02.06.2008 tarihinin esas alınması zorunludur.
O halde, ödeme tarihiyle davanın açıldığı tarih (28.08.2009) arasında bir yıldan fazla süre geçmiş olduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.