YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2305
KARAR NO : 2010/6140
KARAR TARİHİ : 08.04.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde itirazın iptali faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, 25.10.2005 tarihinde anaarı çiftleştirme kutusu ve damızlık anaarı sattığı davalının 13.809,98 TL satış bedelinden 9.400 TL’ni ödediğini, bakiye 4.409,98 TL’nin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı iddia edilen satışın hayali olduğunu, satışa ve mal teslimine dair belgenin ibraz edilmesi gerektiğini bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece borca yönelik itirazın iptali ile 4.409,98 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı 4.409.98 TL asıl alacak (cari hesap alacağı) ve 1.965,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.429,04 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatmıştır.
Davalı belge olmadan takip yapılamayacağını bildirerek, borcun tamamına itiraz etmiştir.
Davacı ticari defterine, faturalara dayanarak alacak talep etmiştir. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için TTK’nun 82 ve devamı maddelerinde belirtildiği gibi, tarafların tacir olması ve defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunması gerekmektedir. Davalının tacir olduğu anlaşılamadığı gibi, davacının kapanış tasdiki olmayan ticari defterlerinin lehine delil olması da mümkün bulunmamaktadır.
Davacı, satım hukuki ilişkisine dayanmış; davalı, akdi ilişkiyi inkar ederek, malları teslim almadığını bildirmiştir. Fatura bir hukuki ilişkinin yerine getirilmesi safhası ile ilgili bir belgedir. Faturanın delil olabilmesi için bir takım şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Herşeyden önce taraflar arasındaki bir temel borç ilişkisi bulunmalıdır. Temel borç ilişkisinin varlığını ispat yükü faturayı veren davacıdadır. Davalı, akti ilişkiyi ve malın teslim edildiğini inkar ettiğine göre, faturayı düzenleyen kişi bu ilişkinin varlığını kanıtlamalıdır. 6762 sayılı TTK.nun 23.maddesi gereğince davaya ve takibe konu faturaların kapsamının kesinleşmesi ve davalıyı bağlayıcı olabilmesi için faturalara konu malların davalıya teslim edilmiş
olduğunun yasal delillerle davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bu durumda, teslim usulen kanıtlanamadığına göre, davalının tek yanlı olarak düzenlendiği fatura satıma konu emtianın teslim edildiği ve satımın tamamlandığı iddiasını ispata yeterli değildir. Davalının imzasını içermeyen faturaların davayı sonuçlandıracak bir delil olarak kabulü de mümkün değildir. Tek taraflı düzenlenen faturalara itibar edilemez. Davacı satım ve teslim iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Ancak davacı, dava dilekçesinde vs. delil demek suretiyle yemin deliline de dayandığından, davacıya davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.