YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/229
KARAR NO : 2010/4540
KARAR TARİHİ : 18.03.2010
MAHKEMESİ : ÇORLU AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2009
NUMARASI : 2007/360-2009/575
Dava dilekçesinde nişan hediyelerinin iadesi, olmadığı takdirde bedeli olan 13.000,00 TL’nin karşı davada 1.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davacı (k.davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı erkeğin açtığı asıl davada; taraflar arasındaki nişanın davalı kadın tarafın kusuruyla bozulmasından dolayı nişan nedeniyle davalıya takılan ziynet eşyaları ve diğer eşyalara ilişkin hediyelerin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelleri karşılığı 13.000,00 YTL maddi tazminatın davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davacı kadının ve babasının açtığı birleşen davada ise; taraflar arasındaki nişanın davalı erkeğin kusuru ile bozulmasından dolayı psikolojik olarak rahatsızlandıkları, iddia olunarak her biri için 10.000 YTL manevi tazminatın ve ayrıca nişan ve evliliğe hazırlık için yapılan masrafların karşılığı olarak da 1000 YTL maddi tazminatın davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece; davacı tarafından açılan asıl davanın reddine, karşı davacı kadının ve babasının açtığı birleşen davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile; nişanın davalı erkek tarafından bozulduğu, bundan dolayı davalıların psikolojisinin bozulduğu, kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 10.000 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, maddi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delilerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle de delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sari temyiz itirazlarının reddine,
Ancak, karşı davacının manevi tazminat talebine gelince; TMK madde 121 gereğince “nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Yargıtay uygulamasında nişanlı kızın iğfal edilmesinden, mutat nişanlılık münasebetleri sırasında çok samimi bir suretle devam eden ilişkiden sonra ya da taraflardan birinin diğeri hakkında iffet, namus veya sağlık bakımından yakışık almayan dedikodular çıkarması sebebiyle nişanın bozulması gibi durumlar, nişanlıların evlenme şansını azaltacağı için zarar kapsamında sayılmıştır
Somut olayda; iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki nişanın, evliliğe hazırlık döneminde nişanlı kız ve ailesinin Çorlu’dan Ankara’ya geldiklerinde kalacakları yeri beğenmemelerinden kaynaklandığı, bunun dışında sebep bildirilmediği anlaşılmaktadır. O halde, nişanın bozulmasında karşı davalıya yüklenebilecek bir kusurun varlığı kanıtlanamamıştır. Bu durumda ise manevi tazminat şartları oluşmamıştır. Manevi tazminat yönünden davanın reddi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.
Bunun dışında, dava açıldıktan sonra teslim edilen ziynet eşyaları yönünden dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına, davanın açılmasına sebep olan davalıdan bu kısım için yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin tahsiline, manevi tazminatın reddedilen kısmı için vekalet ücretine karar vermek gerekirken, red kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Kabule göre de; nişanın bozulmasından dolayı davalı babanın TMK. 122. maddesi kapsamında manevi tazminat talep edemeyeceği, ayrıca davacı kadının kişisel haklarının nasıl ve ne şekilde saldırıya uğradığı karar yerinde tartışılmadan sadece kusur üzerinde durulup karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.