Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/22691 E. 2011/2460 K. 22.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/22691
KARAR NO : 2011/2460
KARAR TARİHİ : 22.02.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davalılar vek. Av…. geldi. Aleyhine temyiz olunan Davacı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin annesinin 14.04.2003 tarihinde vefat ettiğini, mirasçıları olarak davacı ile davalıları bıraktığını, ölümünden önce davalılarla birlikte yaşadığını; davalıların, mirasını vasiyetname ile kendilerine bırakması ve müvekkili davacıyı mirasından mahrum etmesi için murisi baskı altında tuttuklarını; bu nedenle, iradesi dışında davaya konu vasiyetnameyi yaptığını; murisin, müvekkilinin mahfuz hissesi üzerinde tasarrufta bulunamayacağını, mahfuz hisse üzerinde yapılan işlemin iptali gerekeceğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, murisin serbest iradesi ile vasiyetnameyi hazırladığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; “murisin, taşınmazlarını; davacı oğlunu mirastan mahrum etmeye yönelik olarak, diğer mirasçıları olan davalılara vasiyet ettiği anlaşılmıştır. Gerekçesiyle” davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm birkısım davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davacı, murisinin yaşlı ve bakıma muhtaç olması nedeniyle, davalıların baskı altında vasiyetname düzenlettirdiklerini iddia ederek, vasiyetnamenin iptalini istemiş ise de; bu iddiasını ispatlamış değildir. TMK’nun 557.maddesindeki tasarrufun iptali için öngörülen şartlardan hiçbirisi olayda gerçekleşmemiş olmasına rağmen, mahkemece; yazılı şekilde vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Öte yandan, davacı dava dilekçesinde; mahfuz hisseye tecavüz edildiğini de iddia etmektedir.
HUMK’nun 76.maddesi uyarınca, dayanılan olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime aittir.
Dava dilekçesinde, mahfuz hisseye tecavüz bulunduğu belirtilerek işlemin iptali istenmiş olduğuna göre; tenkise ilişkin talep de bulunduğu gözönünde bulundurulmak suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
O halde, mahkemece; TMK’nun tenkise ilişkin hükümleri doğrultusunda ayrıca inceleme ve araştırma yapılarak sonucu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 825 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine
ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.