Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/21552 E. 2011/2149 K. 17.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/21552
KARAR NO : 2011/2149
KARAR TARİHİ : 17.02.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde itirazın iptali icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davalının işyerinde kaçak su kullandığı iddiasıyla icra takibine vaki itirazın iptali istenilmiştir.
Davacı İdare hem yetkiye hem de borca itiraz edilmesi karşısında genel mahkemede itirazın iptali davasını açmak yolunu seçmiştir. Bu davada da iddiasını haksız fiilden doğan para alacağı olması nedeniyle HUMK’nun 21 ve BK.nun 73.maddesi gereğince davacının ikametgahının bulunduğu … İcra Dairelerinin yetkili olduğu noktasına dayanmıştır.
Davalı borçlu ise; genel hükümlere göre borçlunun ikametgahı İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle hem İcra Müdürlüğünün hem de davanın açıldığı bu mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu savunmuş, böylece icra dairesinin yanında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir.
Mahkemece; icra takibinde davalının hem borca hem de yetkiye itiraz ettiği halde, davada yetkiye itirazın iptali yönünde istemde bulunulmadığı böylece yetki itirazının benimsendiği dolayısı ile geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
İlamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında Yasa; bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır. Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 69.maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise aynı yasanın 67.maddesi gereğince mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini istemektir.
Her iki halde de, gerek mahkeme gerek İcra Mahkemesi takibe yapılan itiraz nedenleri hakkındaki incelemesinde bu nedenler içinde varsa yetki itirazını HUMK.190 ve 225.madde hükümleri dairesinde öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır. İtirazın iptali davasında mahkeme icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı İcra Mahkemesinin yerine geçerek çözümleyecektir. Bu nedenle mahkemenin İcra İflas Kanununun 50/2.maddesi hükmü doğrultusunda İcra Mahkemesi gibi önce icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı inceleyip kesin olarak sonuçlandırması gerekir.
Anılan hüküm ile salt takip hukuku açısından yetki itirazının İcra Mahkemesince incelenmesine ilişkin prosedür düzenlenmiştir. İcra İflas Yasasının 67.maddesine dayanan ve genel hükümler çerçevesinde yargılama yapılan itirazın iptali davasına bakacak mahkemenin yetkisini sınırlandırdığı kabul edilemez. Aksinin kabulü anılan yasanın amacına aykırılık teşkil eder.
Kaldı ki, itirazın iptalini tetkike yetkili olan mahkeme İcra Dairesinin yetkisine yönelmiş olan itirazı da inceleyebilir. Gerçekte de bu yetki itirazının araştırılması sonucunda kendisinin de yetkili olup olmadığı belirlenecektir. (Saim Üstündağ-İcra Hukukunun Esasları, … 1995, 6.bası, Sh.101-102 d.not.218 a,b,c)
Öte yandan; itirazın iptali davası her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğunda ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Mahkemenin İcra Mahkemesinin yerine geçerek İcra Dairesinin yetkisi konusunda bir karar verebileceğinin ve borca itirazı inceleme konusunda kendisinin yetkili olup olmadığını, ancak bundan sonra karara bağlayabileceğinin kabulü, davaların en az giderle ve mümkün olan suratle sonuçlandırılması kuralına da uygun düşmektedir. (Anayasa 141/son)
Aksinin kabulü halinde mahkeme İcra İflas Yasası’nın 4.maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak yargı çerçevesinde olmayan İcra Dairesi ile ilgili bir karar vermiş olur ki, bu yön kabul edilemez.
Davalı, hakkında yapılan … 30.İcra Müdürlüğünün 2009/10623 sayılı takip dosyasına vermiş olduğu dilekçe ile, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Bunun üzerine alacaklı temyize konu edilen … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinde 2010/281 E.sayılı davayı açmış davalı bu davada da yetki itirazını tekrarlamıştır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi usulüne uygun biçimde yapılmış, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada usulüne uygun yapılmış geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse mahkemenin yetkisine itiraz edilmese bile icra dairesinin yetkisine itiraz öncelikle incelenmelidir. Bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinin bulunduğundan sözedilemez. Aksinin kabulü halinde mahkemece İİK’nun 4.maddesine aykırı olarak yargı çevresinde bulunmayan icra dairesi ile ilgili bir karar verilmiş olur ki bunun kabul edilmesi mümkün değildir (Yargıtay HGK’nun 20.03.2002 gün ve 2002/13-241E, 2002/208 K. 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E,2001/311 K.sayılı kararıları).
Somut olayda, … 30.İcra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmiş olduğundan mahkemenin açılmış olan itirazın iptali davasında öncelikle bu itirazı inceleyip davayı sonuçlandırması gerekirken belirtilen husus üzerine durulmaksızın değişik gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Karar belirtilen nedenle bozulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.