Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/20781 E. 2010/20551 K. 14.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/20781
KARAR NO : 2010/20551
KARAR TARİHİ : 14.12.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 10.000.00 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Islah dilekçesi ile müddeabihin 20.373 TL’ye yükseltilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalılar vekili Av…. geldi. Aleyhine temyiz olunan Davacı vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanabilmesi için nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş; bu kez dosya yeniden gelmiş olmakla, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; … İli, … İlçesi … mevkiinde 46224 Ada, 1 parsel üzerindeki A-blok 32 nolu bağımsız bölümün, müvekkili kooperatif adına kayıtlı olduğunu; davalıların, sözkonusu bağımsız bölümü müteahhitten haricen satın aldıklarını; ancak, müteahhiddin inşaatı tamamlamaması nedeniyle, davalıların açtıkları tapu iptali ve tescil davasının redle sonuçlandığını; buna rağmen, davalıların müvekkili adına kayıtlı daireyi kullanmaya devam ettiklerinden geriye dönük olarak 5 yıllık ecrimisil alacağının doğduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, 10.000 TL ecrimisilin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin, müteahhit ile yaptıkları sözleşme ile, dava konusu daireyi satın aldıklarını; satın aldıkları dairenin, müteahhit ile arsa sahibi arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhite düşen yerlerden olduğunu; dairenin 01.09.2002 tarihinde müvekkillerine teslim edildiğini, fakat dairenin tapusunun bir türlü müvekkiline verilmediğini; oysa, davacı arsa sahibi tarafından, yüklenici tarafından söz konusu dairenin müvekkillerine satılmasına muvafakat edildiğini, dolayısıyla ecrimisil istenemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “…Davalılar dava dışı yüklenici ile yaptıkları sözleşme gereğince sahip oldukları hakları davacı kooperatife karşı ileri süremeyeceklerinden daireyi kullanımları haklı nedene dayanmamaktadır. Davacı taraf mülkiyet hakkına dayanarak ecrimisil talep etmekte haklıdır. Kira bedeli karşılığı ecrimisil talep edildiğinden davaya konu dönem itibariyle bilirkişi kurulunun belirlemiş olduğu rayiç kira bedelinin talep gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Gerekçesiyle” davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davada, davalıların yükleniciden satın aldıkları daireyi, açtıkları tapu iptali-tescil davasının reddedilmesine rağmen; kullanmaya devam ettikleri belirtilerek, geriye dönük 5 yıl için ecrimisil istenilmektedir.
Davalılar; dava konusu daireyi müteahhidin arsa sahibi ile yaptığı inşaat sözleşmesine dayanılarak haricen satın almışlar ve 01.09.2002 tarihinde de teslim almışlardır. Tapunun kendilerine devredilmemesi üzerine yüklenici ve arsa sahibi kooperatif aleyhinde açtıkları tapu iptali ve tescil davası redle sonuçlanmış ve bu hüküm 26.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
TMK’nun 995.maddesine göre; iyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.
Davalılar, daireyi teslim alıp, kullanmaya başladıklarında iyiniyetlidir. Zira, satış protokolü yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak yapılmış ve bunun sonucu olarak daire davalılara teslim edilmiştir. Bu iyiniyetli kullanımın, kötüniyete dönüşmesi ise açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddi ile gerçekleşmiştir. Redde ilişkin karar 26.04.2010 tarihinde kesinleştiğine göre, 20.07.2007 tarihinde açılan davada; davalıların taşınmazı kullanımı kötüniyete dayanmadığından, davacı kooperatifin ecrimisil talebinin reddi gerekir. Mahkemece, dava açıldığı tarihte, davalıların kötüniyetli zilyet durumunda bulunmadıkları gözetilmeden, kesinleşmemiş karara dayanılarak, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.