YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/19951
KARAR NO : 2011/598
KARAR TARİHİ : 20.01.2011
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde fazla hak saklı kalmak kaydıyla 2.407 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin … komisyoncusu olduğunu, taşınmaz alım satımına aracılık ettiği halde komisyon ücretini tahsil edemediğini, … sürerek 2.407 TL alacağın tahsili istenilmiştir.
Davalı taraf savunmasında,davacının komisyonculuk görevini yerine getirmediği için ücrete hak kazanamayacağını ve davalı …’nin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını ifade etmiştir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özelliklede davalı …’nin sözleşmede taraf sıfatı bulunmadığına göre bu davalı yönünden husumet nedeniyle davanın reddi doğru görülmüş ancak, diğer davalı … bakımından istemin tümüyle reddi isabetli bulunmamıştır.
Davacı taşınmaz komisyoncusudur. Davalı … ile davacı arasında geçerli bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık tellallık hizmetinin verilip verilmediği noktasındadır. Sözleşmenin kurulmuş olması, ücrete hak kazanılabilmesi için … başına yeterli değildir. BK.’nun 405/1 maddesi gereğince tellalın ücrete hak kazanabilmesi için yaptığı hazırlık sonucu taşınmaz maliki ile alıcıyı biraraya getirerek sözleşmenin kurulmasına aracılık etmesi ve salt bu aracılık için sözleşmede ücret öngörülmesi gerekir.
Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanığı (taşınmazı satın almak isteyen kişi) açık ve samimi beyanında: davacının, dairenin satışı konusunda davalı ile kendisini bir araya getirdiğini, dairenin satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, ancak sonradan satıştan vazgeçildiğini ifade etmiştir.
2010/19951-2011/598
Bu durumda davacının davalı … ile alıcıyı bir araya getirdiği ve anlaştırdığı … olduğu gözetilerek davacı tellala ücretin ödeneceğinin kabulü gerekir. Her ne kadar davalı … ile alıcı satıştan vazgeçmişler ise de sözleşmenin 5.maddesi ile belirlenen kararlaştırma cezai şart niteliğindedir ve hukuken geçerlidir. Burada kararlaştırılan ceza-i şart tellallık sözleşmesinin bir yaptırımı niteliğinde olup onun yazgısına tabidir. Bu sözleşmede yazılı şekilde düzenlendiği için geçerlidir ve tarafları bağlar. Diğer bir ifade ile sözleşmedeki ceza-i şartı içeren bu hüküm satıcı ile alıcı arasındaki taşınmaz malın mülkiyetinin geçirilmesi amacıyla kararlaştırılmamıştır. O nedenle satış akdinin bir yaptırımı olarak değil, açıklandığı şekilde tellallık sözleşmesinin bir yaptırımı olarak taraflarca kararlaştırıldığının kabulü gerekir. Bu durumda davacı ceza-i şarta tekabül eden giderimi isteyebilir. Ne var ki ceza koşulu miktarının belirlenmesinde mahkemenin BK’nun 161/son maddesi hükmünü de tartışması ve araştırması, gerektiğinde bu miktardan indirim yapılıp yapılmayacağı da değerlendirmesi gerekir. Bu giderim saptanırken BK’nun 161/son maddesi de dikkate alınmalıdır.
Mahkemece yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ve eksik inceleme ile ile davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.