Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/19663 E. 2010/21963 K. 28.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/19663
KARAR NO : 2010/21963
KARAR TARİHİ : 28.12.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının, davalıya halen 340 TL. yoksulluk nafakası ödediğini, ancak davalının dolgun bir maaşla çalışmaya başladığını ,böylelikle de yoksulluk durumunun ortadan kalktığını beyan ederek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davalının elde ettiği gelirin ülke koşullarına göre davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.
4721 Sayılı Yasanın 176/3.maddesine göre, ” irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi yada taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden …; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararı ile kaldırılır. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebilir”.
Somut olayda, davalı kadına yoksulluk nafakasının bağlanmasından sonra davalının çalışmaya başladığı, dosyada mevcut maaş bordrosuna göre de nisan 2010 tarihi itibariyle de 1116 TL. maaş aldığı , 2009 yılında davalıya çalıştığı yer tarafından maaş ve ikramiyelerine karşılık olmak üzere 35.366 TL. toplu ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar, davalının şu an itibariyle gelir durumu, ülke şartlarına göre onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde ise de, yoksulluk nafakasının tamamen ortadan kaldırılması durumunda, davalı kadının Medeni Kanun hükümlerine göre, ileride bir daha yoksulluk nafakası talebinde bulunamayacağı ve dava açamayacağı gibi bir durum ortaya çıkar ki, bu durum ise hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmayacağı gibi, kadın yönünden de mağduriyete yol açabilecektir.
Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek ve “çoğun içinde az da bulunur ” kuralı gereğince, nafakanın tamamen kaldırılması yerine, davacının da ekonomik durumunu gözetilerek yoksulluk nafakasının indirilmesi şeklinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.