YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/19398
KARAR NO : 2011/5134
KARAR TARİHİ : 29.03.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 10.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemenin 2009/298 Esas sayılı dava dosyasıda iş bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacılar vek.Av. … geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesi ile; müvekkillerinin, mülkiyeti muris babalarına ait taşınmaz üzerine, murisin muvafakatı ile müşterek olarak ev yaptıklarını; evin 2.katının da babaları tarafından yapıldığını, 2008 yılında imar uygulaması sırasında, üzerinde müvekkillerinin ve murisin yapmış olduğu 2 katlı ev bulunan parselin davalı kardeşleri adına tescil edildiğini öğrendiklerini; bu nedenle, müvekkilleri tarafından yaptırılan ve muris babanın yaptığı 2.kattan dolayı hisselerine düşen kısımla ilgili davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek; fazlaya ilişkin hak saklı tutularak, 10.00 TL tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemenin birleştirilen 2009/298 Esas sayılı dava dosyasında ise; aynı sebeplerle 30.000 TLnin yasal faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir.
Davalı, davacıların iddia ettikleri gibi bir haklarının bulunmadığını, evlerin kendisine ait olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı tanığı Hamiye’tin beyanına itibar edilerek, davanın ve birleşen davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davada, davacılar; dava konusu binanın birinci katının kendileri tarafından , ikinci katının da murisleri tarafından yapılmış olmasına rağmen, imar uygulaması sonucu parselin mühdesatla birlikte davalı adına tescil edildiğini; bu nedenle, davalının kendileri aleyhinde sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek; muhdesat yönünden tazminat talep etmektedirler.
Davalı savunmasında, evin üst katını babası muristen satın aldığını, alt katın da kendisine ait olduğunu, davacıların dava konusu evde haklarının bulunmadığını savunmuştur. Oysa, yargılama aşamasında bu savunmasını (satın alma hususunu) kanıtlayamamıştır. Mahkemece hükme esas alınan tanık beyanında ise ; tarafların kardeşi olduğunu, davacıların inşaatın birinci katına katkıları olduğunu, ikinci katın yapımına bir katkılarının olmadığını; babalarının, davacıların inşaat yapımına katkılarına karşılık olarak aynı mevkide bulunan yerde 250 m² yer satıp, aldığı parayı davacılara verdiğini; şu an, birinci katı davacıların, ikinci katı da davalının kiraya verip gelir elde ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar, gerek kendi tanık beyanları ve gerekse davalı tanığı kardeşleri Hamiyetin beyanları ile; dava konusu binanın birinci katındaki inşaat yapımındaki katkılarını ispatlamış durumdadırlar. Tanık Hamiyetin, “Bu katkının karşılığı muris babamız tarafından verilmiştir,” beyanı hükme esas alınamaz. Zira, davalının bu yönde bir savunması olmamış, aksine taşınmazın sadece üst katını satın aldığını savunmuş, bunu da kanıtlayamamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; davacıların, birinci katın inşaatını kendilerinin yaptığı iddiasının doğruluğunun kabulü ile (ki, halen kiraya vermek suretiyle tasarruf ettikleri anlaşılmaktadır) , bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılarak; davalının imar uygulaması sonucu eline geçtiği tarih itibariyle birinci katın yapım bedelini saptamak ve oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 825 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.