YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/186
KARAR NO : 2010/5764
KARAR TARİHİ : 05.04.2010
MAHKEMESİ : FİNİKE SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2008
NUMARASI : 2008/214-2008/372
Dava dilekçesinde toplam 4.483,88 TL.tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde, davacının 19.8.2001 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralandığı, kazaya sebebiyet veren araç sürücüsü aleyhine açılan tazminat davası sırasında davacıda %11 oranında işgücü kaybının tespit edildiği, 12.7.2004 tarihli Adli Tıp raporu ile işgücü kaybının oluşmasında kazadan sonra davacının tedavisini üstlenen davalı doktorların da 1/8’er oranda kusurlu olduklarının tespit edildiği ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 4.483,88 TL.tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece; istemin haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu ve zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada; kazada yaralanan davacıyı tedavi eden davalı doktorların yanlış yöntem uygulamaları nedeniyle davacının bacağının kısa kaldığı ileri sürülerek maddi tazminat isteminde bulunulmuştur.
Dava dilekçesinde açıklanan hususlar dikkate alındığında davadaki istem haksız fiile değil, vekalet sözleşmesine dayanmaktadır. Yani, vekil konumunda olan davalı doktorların tedavi sırasında özen borcuna aykırı davrandıkları ileri sürülmüştür. Bu durumda uygulanacak olan zamanaşımı süresi, Borçlar Kanununun 126/4.maddesinde belirtilen beş yıllık zamanaşımı süresidir.
O halde; davacıdaki işgücü kaybının tespit edildiği ve iddia edilen bu kayıpta davalıların da kusurlu olduklarının belirtildiği 12.7.2004 tarihli Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu raporunun davacı vekiline 7.12.2004 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alınarak, bu tarihle dava tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı itirazının reddiyle davanın esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.