YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/18021
KARAR NO : 2010/20756
KARAR TARİHİ : 16.12.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 2.256,54 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; davalı … 2004-2009 döneminde … Belediye başkanı olarak görev yaptığını, görevi esnasında diğer davalı …’ü usulsüz olarak 1. dereceli Hesap işleri müdürlüğüne vekaleten atadığını ve bu atama nedeniyle 2008 yılı Ocak ve Haziran ayları arasında toplam 2.256,54 vekalet aylığı ödendiğini, davalı … hakkı olmadığı halde sebepsiz zenginleştiğini, bu konuda diğer davalı …’nın da haksız ve yersiz olarak ödemeye sebep olduğunu, bu nedenle yersiz ödenen 2.256,54 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; “…dava konusu alacağın kamu alacağı niteliğinde olduğu ve amme alacakları tahsili usulüne göre takip yapılmasının gerektiği, vekalet ücret aylığı hesaplamasının ve bu idari işlemin idari yargı makamlarınca denetlenmesinin gerekli olduğu, gerekçesiyle davaya bakmaya idare mahkemeleri görevli olmakla, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli mahkeme olan Konya Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Türleri Ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2.maddesinde, idari dava türleri: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, İdari Yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde, kamu görevlileri de olsa, gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Davada, davacı idare tarafından davalı gerçek kişi aleyhine fazla ödenen vekalet aylığı bedelinin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre, tahsili talep edildiğinden, mahkemece; BK 61 vd. maddeleri gereğince davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde idari yargı yerinin görevli bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. cü vd. maddelerinde idare mahkemelerine davaların nasıl açılacağı açıkça gösterilmiş olmakla, bu yöntemlere uyulması gerekir. Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair HUMK:nun 27. maddesinde düzenlenen usul kuralı adli yargı yerleri arasındaki görev konusunda uygulama alanı bulur. Bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli mahkeme olan Konya Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi de usul ve yasaya uygun değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.