Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/17892 E. 2010/20401 K. 13.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/17892
KARAR NO : 2010/20401
KARAR TARİHİ : 13.12.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde takibe itirazın iptaliyle %40 tazminatın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde, davacıya ait kredi kartı ile davalının alış-veriş yapmasına izin verildiği ancak yapılan harcamaların davacıya ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine davalıların itiraz ettikleri ileri sürülerek icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsili talep edilmiş, mahkemece davalının eda etmiş olduğu yemin nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı davalılar hakkında yapmış olduğu … İcra Müdürlüğünün 2009/ 1572 sayılı takip dosyasında alacağın dayanağı olarak dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları göstermiş davalılar borca itiraz dilekçelerinde hiç bir nam altında borçlarının bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.
Davalılar duruşmaya gelmemişler, davaya cevap da vermemişlerdir. Davacının karşı tarafa dava dilekçesindeki iddialarla ilgili olarak yemin teklif etmesi üzerine çıkartılan yemin davetiyesi sonucu her iki davalı da duruşmaya gelmişler ve yemin beyanlarında davacıya ait kredi kartı ile toplam 1690 TL tutarında alış-veriş yaptıklarını kabul etmişler, ancak bu bedelin tamamını davacıya elden ödediklerini ifade ederek yemin etmişlerdir. Mahkemece de bu yemine dayanılarak dava reddedilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir.
Davacı taraf gerek icra takibinde gerekse dava dilekçesinde, davalılara kendi kredi kartını kullandırmak suretiyle ödünç para verdiğini iddia etmiştir. Davalılar icra takibine yapmış oldukları itirazda davacıya hiç bir nam altında borçlarının olmadığını ileri sürmüşler, dava açıldıktan sonra ise yemin davetiyesi tebliğ edilene kadar duruşmalara katılmamışlar ve davaya cevap da vermemişlerdir.
Dava dilekçesindeki iddiaları ispat yükü davacıya ait bulunmaktadır. Davacı borcun doğduğunu ispat ettikten sonra eğer borcun sona erdiği davalılar tarafından ileri sürülmüş ise bunu da davalıların kanıtlaması gerekir.
Bir vakıaya, ispatla yükümlü olan ispat yükü kendisine düşen taraf iddiasını başka türlü delille ispat edemezse karşı tarafa yemin teklif edilebilir. Yemin teklifini ispat yükü kendisinde olan taraf yapar. Davacı da dava dilekçesindeki iddiaları ispat için karşı tarafa yemin teklif etmiştir.
Yemin teklif eden taraf hangi vakıa hakkında yemin teklif ettiğini bildirir. Yemin sorusunu (şeklini) ise HUMK.nun 360. maddesi gereğince mahkeme tespit eder. Hakimin tespit ettiği yemin metni duruşma tutanağına yazılarak davacı tarafın teklif etmiş olduğu yemine uygun olduğuna dair imzasının alınması gerekir. (HUMK.md.151/V) Daha sonra yemin edecek tarafın bu metni aynen tekrarlaması gerekir. Mahkeme ve taraflar HUMK.un 339.maddesinde yazılı olan yemin metnini değiştiremez ve ona ekleme yapamazlar.
Yeminin konusu davanın ya da savunmanın dayanağını oluşturan ve davanın çözümlenmesine etkili olan belirli vakıalardır.
Kendisine yemin teklif edilen taraf ya yemin teklifini kabul ederek yemin eder, ya yeminden kaçınır ya da bu yemini teklif eden tarafa reddedebilir. İddia edilen vakıaların doğruluğunu (iddia edildiği gibi olduğunu) kabul ederse yeminden kaçınmış olur ve davacı iddiasını kanıtlamış sayılır.
Davalılar kendilerine yemin teklif edilmesi üzerine, davacının dava dilekçesindeki netice-i talebine esas teşkil eden maddi vakıaların doğru olduğunu beyan etmişlerdir. Bu beyan yeminden kaçınmadır. Zira davalılar kendilerine teklif edilen yemin metnindeki vakıaların davacının iddia ettiği gibi olmadığı hususunda yemin etmemişler, aksine iddia edilen vakıayı kabul etmişlerdir. Davalıların bu şekildeki beyanlarından sonra artık bu beyanın doğru olduğu hususunda yemin etmelerine gerek yoktur. Yemin, iddia edilen vakıaların iddia edildiği gibi olmadığı hususunda edilmesi gerekir.
Davalıların bu şekildeki beyanlarından sonra, borcun ödendiği şeklindeki savunmalarını ispat yükü kendilerine düşer.
O halde mahkemece davalıların borcun ödendiğine ilişkin savunmalarını ispata yarayan delilleri sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(Mualif) (Mualif)

KARŞI OY YAZISI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı iddiasını ispat edememiş, yemin teklifinde bulunmuştur. Yeminde davalı borcunun bulunmadığına yemin etmiş, ek olarak ödeme beyanında bulunmuştur. Bu beyan ile yemin metni bölünmez ve yemin metninde yer alan beyan ikrar olarak kabul edilemez, dolayısı ile isbat yükü davalıya yükletilemez. Bu nedenle hükmün onanması gerekir.