YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/17705
KARAR NO : 2011/1033
KARAR TARİHİ : 27.01.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 23.126,00 TL alacağın istirdadı faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; müvekkili adına kayıtlı Sarıyer ilçesi … 1425 ada, 26 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın intikali sırasında üzerinde … … Vakfı şerhi nedeni ile davalı idare tarafından vakıf ilişiğinin kesilmesi için 23.126,00 TL taviz bedeli ödemek zorunda kaldıklarını, dava konusu Vakfın gayri sahih vakıflardan olduğu ve taviz bedeline tabi olmadığını, bu nedenle 23.126,00 TL taviz bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte geri ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; istirdadı talep edilen bedelin halen yürürlükte olan 5737 sayılı Kanunun 18. maddesine göre tahsil edildiğini, taşınmazın mukataalı olarak vakfedildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu taşınmaz üzerindeki … … Vakfının gayr-i sahih vakıf türünden olduğundan taviz bedeline tabi olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, BK. nun 62. maddesine dayanan taviz bedelinin istirdadı talebinden ibarettir.
Dosya içeriğine göre; bilirkişi …’ ün dosyaya ibraz ettiği raporda; bölgenin vakfedildiği, dava konusu arsa niteliğindeki taşınmazın sahih vakfedilmiş sayılması için, eski bir yerleşim yerinde bulunup bulunmadığının tespiti ve nısıf dönümlü olması gerektiği, bu husus ispat edilemediğinden bulunduğu yer ve yüzölçümü sebebiyle gayri sahih olarak vakfedildiği sonucuna varılarak taviz bedeline tabi bulunmadığı belirtilmiştir.
Dava konusu taşınmazın tüm tedavülü ile tapu kaydı istenilmiş, dosyaya gelen bir kısım kayıtlar Arapça yazılı olduğu halde, Türkçeye tercüme ettirilmediği gibi, arsa niteliğinde olan taşınmazın eski yerleşim yeri ve mülk arazi olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi de dinlenmeden, bulunduğu yer ve yüzölçümü sebebiyle varsayımla gayri sahih olarak vakfedildiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Oysa, 5737 Sayılı … Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı … Kanununun 18. maddesi hükmünce; tapu kayıtlarında icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki … ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.
Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen … … Vakfından dolayı vakfedilen taşınmazın mukataalı veya icareteynli olarak vakfedilip vakfedilmediği yöntemince araştırılması gerekir.
Dosyada bulunan rapor taşınmazın ve vakfın niteliğinin belirlenmesi açısından hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
O nedenle, taşınmaza ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülü ile getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, … Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve gelen Arapça kayıtlar tercüme ettirilerek, yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde (… dışında) Üniversite öğretim üyeleri arasından yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak, sonucuna göre yasanın yeni şekline uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.