Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/17658 E. 2011/1191 K. 31.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/17658
KARAR NO : 2011/1191
KARAR TARİHİ : 31.01.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde suya ve taşınmaza vaki müdahalenin men’i istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü
Davacılar vekili dilekçesinde; … Köyü … Mahallesinde çıkan suyun, diğer sularla birleşerek oluşturduğu dereden davacıların içme ve sulama amaçlı olarak faydalandıklarını, davalının ise ihtiyacı olmamasına rağmen bu suyu davacılara ait taşınmazlardan geçirdiği boru hattı ile evine götürdüğünü … sürerek; davalının, suya ve taşınmazlara vaki müdahalesinin menine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalıya ait taşınmazdan çıkan suyun debisinin çok düşük olduğunu, davalının taşınmaz maliklerinden izin alarak yaptırdığı boru hattı ile kaptajda topladığı suyu evine götürdüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu suyun genel su olduğu ve davalının bu suya ihtiyacı olmadığından bahisle suya ve taşınmazlara yönelik müdahalenin men’ine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Taşınmazlara müdahalenin meni kararına yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının davaya konu taşınmazlara haklı bir neden olmaksızın müdahalede bulunduğunun anlaşılmasına göre, davacılara ait taşınmazlara yönelik müdahalenin menine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi ile verilen hükmün ONANMASINA,
2- Suya müdahalenin meni kararına yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TMK. nun 756. maddesi gereğince kaynak, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak … olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur.
Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre; suyun kaynadığı taşınmazın içinde kalamayacak kadar büyük olması veya yeryüzüne çıkar çıkmaz dere haline gelmesi durumunda kaynak arazinin bütünleyici parçası sayılamayacağından, bu suyun genel su olarak kabulü gerekir.
Dava konusu su kaynağı ise, davalının paydaşı olduğu 217 ada 40 parsel sayılı taşınmazdan çıkmakta olup keşifte görev alan jeolog bilirkişice debisi 0,08 lt/sn olarak ölçülmüştür. Aynı keşifte görev alan … bilirkişisi ise, suyun kaynadığı arazinin batıdan doğuya doğru yükselen bir yamaç şeklinde olması nedeniyle sızıntı şeklinde kaynayan suların arazinin batı sınırını oluşturan dereye doğru aktığını rapor etmiştir.
Şu halde, davaya konu su kaynağının; debisinin çok düşük olması, davalının paydaşı olduğu taşınmazdan çıkması ve davacı yararına tapuda tesis edilmiş bir irtifak … bulunmamasına göre özel su niteliğinde olduğu kabul edilerek suya müdahalenin meni istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile genel su kabul edilerek müdahalenin menine karar verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.