Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/17479 E. 2010/18873 K. 22.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/17479
KARAR NO : 2010/18873
KARAR TARİHİ : 22.11.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davalı kocanın uyguladığı şiddet nedeniyle tarafların beş yıldır ayrı yaşadıkları, davalının açtığı boşanma davasının kendi kusuru nedeniyle reddedilip kesinleştiği, davacının ise herhangi bir işi ve gelirinin bulunmadığı, davalının da davacı ve müşterek çocuğun geçimi ile ilgilenmediği ileri sürülerek , davacı eş ve müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, çocuk yönünden açılan dava tefrik edilerek davacı eş yönünden açılan davanın kısmen kabulüyle 400 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz dilekçesine ekli Balıkesir 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/409 E-739 K. sayılı ilamından davalının hüküm tarihinden önce hastalığı nedeniyle vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır.
Dava yeteneği, kişinin kendisinin ya da yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile bir davayı davacı ya da davalı olarak izleme ve usul işlemlerini yapabilme yeteneğidir. Eylem yeteneğine (medeni haklarını kullanma ehliyetine) sahip … kişiler dava yeteneğine de sahiptirler. Ancak, ayırtım gücünden yoksun olanların eylem yeteneği ve bundan ötürü dava yeteneği yoktur. Bu gibi kişilerin bir davada yasal temsilcileri (vasi) tarafından temsili gerekmektedir.
Bu davada da, akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınan davalının vasisi yada onun atayacağı vekil tarafından temsil edilmesi gerekmekte olup, mahkemece davalı vasisine tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp, ondan sonra hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.