Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/16636 E. 2010/19510 K. 30.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/16636
KARAR NO : 2010/19510
KARAR TARİHİ : 30.11.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dava dilekçesinde, davalının murisi … … … ile aralarındaki bir borç ilişkisi nedeniyle bono düzenlendiğini, bono bedelinin keşidecinin mirasçılarından tahsili amacıyla başlattığı icra takibinde diğer mirasçıların kendi payını ödediklerini, davalı mirasçının ise payına düşen 5.000 TL’yı ödemediğini belirterek 5.000 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabında, bononun keşidecisi olan babasının maddi durumunun iyi olduğunu, davacıdan borç para almadığını, senedin sahte olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece; senedin düzenlendiği tarihte davacının 19 yaşında olup, davalının murisine borç para vermesinin hayatın olağan akışına … olduğunu, imzalanmış boş senedin sonradan doldurma ihtimali ile mirasçılardan mal kaçırma amacı olabileceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
Dava konusu bononun 10.08.1999 tarihinde davalının murisi … … … tarafından düzenlendiği, vade tarihinin 10.8.2001 olduğu, dava tarihi 23.2.2010 itibariyle bononun zamanaşımına uğradığı konusunda uyuşmazlık yoktur.
Zamanaşımına uğramış bono nedeni ile Kambiyo Hukukuna dayalı talep hakkı ortadan kalktığı için bono, keşideci (bono düzenleyici) ile lehdar arasındaki ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.
Davacı davasında … ilişkiye (karz akdine) dayandığına ve davada yazılı delil başlangıcı bulunduğuna göre, HUMK’nun 292 vd.maddeleri gereğince alacağını her türlü delil ile kanıtlamak hakkı bulunmaktadır. İspat külfeti alacak iddiasında bulunan lehtarda yani davacıda olduğundan, davacının mahkemede dinlettiği tanık ifadelerinden alacağının kanıtlandığı kabul edilmelidir. Ayrıca davalının ise murisi ile davacı arasında ödünç sözleşmesi bulunmadığını ve senedin sahte olduğuna ilişkin iddiasını ispat edemediğinden, mahkemece; davanın davalının payına düşen miktar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.