Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/16595 E. 2010/17164 K. 21.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/16595
KARAR NO : 2010/17164
KARAR TARİHİ : 21.10.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde kiralanana müdahalenin önlenmesi, zilyetliğin korunması istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, 01.02.2000 tarih ve bir yıl süreli sözleşme ile kiracı olduğu taşınmazı boşaltması için davalı tarafından yazı tebliğ edildiği ve böylece muaraza yaratıldığından söz ederek kullanım yetkisinde bulunan kiralanana yönelik müdahalenin önlenmesi, zilyetliğin korunmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, idare mahkemesi görevli olduğu, zilyetliğin korunması şartları bulunmadığı, kira süresi dolmakla yeniden ihale ile kiraya verilmesi gerektiği, Belediye Kanunun 15. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle 2886 sayılı yasa uyarınca tahliye istendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Sulh Hukuk Mahkemesince; kabulüne karar verilmiş olup, hükmü davalı taraf temyiz etmekle, Dairemizin 2008/13033-18243 sayılı kararı ile “davacı şahsi bir hakka dayandığından bu dava TMK.nun 981 ve müteakip maddelerinde belirtilen salt zilyetliğin korunması niteliğinde kabul edilmeyerek, HUMK’nun 8/ll, 3.maddesinin uygulama yer ve olanağı bulunmadığından, mahkemenin görevinin HUMK 8/1 maddesi gereğince dava olunan şeyin dava tarihindeki değerine (bir yıllık kira bedeline) göre tesbit edileceği” gerekçesiyle görev yönünün incelemesiz bırakılmasından dolayı bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak, davalıdan yıllık kira miktarı sorulmuş, “3.098,00 TL ” olarak bildirilen davanın değeri itibarıyla dava görev yönünden reddedilmiştir.
Oysa, dava tarihi olan 22.03.2006 tarihi itibarıyla Sulh Hukuk Mahkemesi “5490,00 TL” değerindeki davalara bakabilecek durumdadır. O halde, davaya devamla esas hakkında hüküm kurmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın görev yönünden reddi usul ve bozmaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.