YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15876
KARAR NO : 2010/17147
KARAR TARİHİ : 21.10.2010
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; davacı ile davalının 1999 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile davalı (kadın) lehine yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk için iştirak nafakasına hükmedildiğini, bilahare nafakanın 100,00 TL ve 70,00 TL’ye yükseltildiğini, davalı …’nın miras kalması, yetim maaşı alması ve çalışması nedeniyle yoksulluğu sona erdiğinden, davalı … ise reşit olduğu halde açık lisede öğrenci olduğu iddiası ile nafaka almaya devam ettiklerinden nafakaların kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davalı Havanın geçimini nafaka ve yetim maaşı ile sağladığı ve yoksulluk durumunun ortadan kalkmadığı, davalı …’nın reşit olmasıyla iştirak nafakasının kendiliğinden kalkacağı, dolayısıyla nafakaların kaldırılması şartlarının oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK’nun 175.maddesinde “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” 176/4.maddesinde de “tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” denilmektedir.
Yukarda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Dosya kapsamından; davalı kadının babasının vefatı ile 1.8.2002 tarihinden itibaren yetim aylığı aldığı,1.1.2005 tarihinden beri sigortalı çalıştığı, 660,00 TL asgari ücret aldığı, kirada oturduğu anlaşılmaktadır. Davacının ise aylık kazancının 599.00 TL emekli maaşı olduğu, kira ödemediği, bakmakla yükümlü eşinin ve bir çocuğunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 1.5.2002 gün, 2-397 E, 339 K, sayılı ilamın da “asgari ücretle çalışılmakta bulunulmasının insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlamayacağı” belirtilmiştir.
Ancak, hakim, nafaka takdirinde nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davacının gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.
Davada, davalının yetim aylığı gelirinin yetersiz olması gerekçe gösterilerek nafakanın kaldırılması talebi reddedilmiştir. Oysa davalı kadının mali durumunda, babasının ölümü ve çalışmaya başlaması ile yoksulluk nafakasının hükmedildiği duruma göre yoksulluğu ortadan kaldıracak oranda iyileşme olmuştur. Bu durumda mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Davalı müşterek çocuk ise 23.06.2005 tarihinde reşit olmasına rağmen öğrenci oluğu gerekçesiyle dava tarihinde ve karar tarihinde iştirak nafakası almaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Çocuk reşit olmakla, anne-babanın bakım yükümlülüğü sona ererse de öğrenci olması halinde bu yükümlülük MK.md.328/2 hükmü uyarınca devam etmektedir. … 22.08.2007 tarihinde askere gittiğine göre, bu tarih itibarıyla davalının bakım yükümlülüğünün bittiği anlaşılmakla, bu tarihten itibaren iştirak nafakasının kaldırılması gerekirken davanın yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.