Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/15832 E. 2010/18637 K. 11.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15832
KARAR NO : 2010/18637
KARAR TARİHİ : 11.11.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 10 TL (ıslahen 1.750 TL) alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; davacı …’in 1989 yılında … asimilasyonundan kaçarak Türkiye’ye yerleştiğini, Devlet Bakanlığınca 1990 yılında göçmenlere yönelik konut projesi ile … göçmeni vatandaşlara konut sağlanması yolunda çalışmalara başlandığını, davacının süresinde başvuru yapmak suretiyle 2.500,000.-lira ücret ödediğini, ancak taahhüt edilen konutların teslim edilmediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak … ile 1991 yılında ödenen 2.500.000.-TL’nin. dava tarihindeki güncel değerinin bilirkişiye hesaplattırılması suretiyle tesbitini, alacağa mahsuben 10.-YTL’nin (ıslahen 1.750,00 TL) davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içinde mevcut veraset ilamı ve vekaletname örneklerinden, davacı gözüken …’in dava açılmadan önce 4.9.2000 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
HUMK taraf ehliyetini tanımlamamış, 38. maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir. Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış 8, 28, 47 ve 48 maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her … ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her … kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan … kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmü ile açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.

Bu itibarla, gerek Medeni Kanun, gerekse HUMK dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koyması; ölen kişiler hakkında açılacak davaları yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim, 4.5.1978 tarih, 1978/4-5 sayılı İçtihadları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kural uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Mahkemece, kendiliğinden (re’sen) gözönünde bulundurulması gereken bu usul kuralı gözardı edilerek ölü kişi hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.