Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/1522 E. 2010/2438 K. 18.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1522
KARAR NO : 2010/2438
KARAR TARİHİ : 18.02.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 1.100,00 YTL alacağın faizi ile tahsili, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davalı adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, … ilçesi … Kasabası hudutları içinde kain 1128, 1129, 1133 ve 1134 parsel sayılı taşınmazların davalı idare adına tapulu iken, 2003 tarihli resmi senet ile müvekkiline satıldığını, satış bedeli olarak 3.000,00 TL’nin davalı idareye ödediğini, ancak dava konusu taşınmazların satıştan önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılmış olması nedeniyle yola çevirdiğini, davalının dava konusu yeri sattığında zaten kamulaştırma işleminin yapılmış olduğunu ve bu nedenle usulsüz bir satış olduğunu, davalının sebepsiz zenginleştiğini, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davalı adına geri iade olarak tesciline karar verilmesini ve davalıya ödenen paraların alacak olarak iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum açılan davayı kabul etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların davacı adına kayıtlı olması ve davalı idarenin kusurunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillerden, dava konusu taşınmazların, davalı tarafından 1990 yılında adına tescil ettirilerek, ihale ile 2003 yılında davacıya satışından önce 1987 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılmış olduğu ve o tarihte kadastro geçmediğinden zilyetleri tespit edilerek bedel ödenmek suretiyle kamulaştırma işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı bu nedene dayanarak verdiği parayı geri istemiştir. Tapu kaydında da taşınmazın kamulaştırıldığına dair herhangi bir kayıt yoktur.

Davacının satın alması sırasında tapu kaydında aynının uyuşmazlığa konu olduğu konusunda herhangi bir sınırlama bulunmaması karşısında, alıcı olan davacının TMK.nun 1020 maddesi gereğince iyiniyetli olduğunun kabulü zorunludur. BK.nun 189. maddesi, satılan şeyin 3. bir şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden satıcıyı alıcıya karşı sorumlu tutmaktadır. Zapta karsı tekeffül hükümlerini düzenleyen BK.nun 192. maddesı de, taşınmazın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini, hükme bağlamıştır. Bu bentlerde hükme bağlanan zarar ve ziyanlarda, satıcının kusurlu olmasını gerektirmez. Satıcı, her halükarda bu bentlerdeki zarar ve ziyandan sorumludur. Mahkemece, yasanın bu hükümleri nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek. halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi .

Bu doküman 5070 Sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.