Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/14860 E. 2010/19948 K. 06.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14860
KARAR NO : 2010/19948
KARAR TARİHİ : 06.12.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 7.526,79 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin hayvan yemi sattığı davalının borcunu ödemediğini, yapılan icra takibine ise borcunu ödediğini ileri sürerek itiraz ettiğini, ancak ödemeye ilişkin belge sunulmadığını belirterek takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının 2005 – 2006 yıllarında davacıdan yem satın aldığını, karşılığında 4.000 TL, 2.725 TL ve 1.795 TL bedelli üç adet çek vererek borcunu ödediğini, bunun dışında bedeli ödenmeyen yem alımı olmadığını savunmuştur.
Davacı vekili cevaba karşı sunduğu cevaba cevap dilekçesi ile; davalının satın aldığı yemlere karşılık 4000 TL, 2.725 TL ve 1.795 TL bedelli üç adet çek ve 500 TL para verdiğini, ancak davalının geriye 2006 yılı itibariyle 4.246 TL borcunun kaldığını, bu miktarın ise 223 çuval yeme karşılık geldiğini, bakiye kalan borcun ödenmemesi üzerine 223 çuval yemin 2009 yılı itibariyle karşılığı olan 6.000 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını bildirmiştir.
Mahkemece; davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde borcunu ödediği şeklinde beyanda bulunduğu, yargılama aşamasında ise vekilinin, davalının bu beyanının geçmişteki yem alışverişlerine ilişkin olduğunu ileri sürdüğü, savunmanın genişletilmesi niteliğindeki bu iddiaya davacı tarafça muvafakat edilmediği, ispat külfeti üzerinde olan davalının ödeme savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Davada, taraflar arasında yem alışverişinin yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf savunmasında, mal teslim fişlerini sunarak, bu miktarda yem satın aldığını ve bedelini ödediğini ileri sürmüştür. Görülmekte olan itirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere, yani HUMK’ na tabidir (İİK m. 67/1). Bu nedenle davalı (borçlu), bu davaya karşı vereceği cevapta, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı olmayıp, bütün savunma sebeplerini bildirebilir. Bu itibarla, davalı tarafın yasal süresinde sunmuş olduğu savunması, savunmayı genişletme yasağı kapsamında değerlendirilemez. Somut olaya döndüğümüzde, davacı taraf, davalı tarafça yapılan ödemeleri kabul etmiş, ancak bakiye alacağının kaldığını bildirmiştir. Bu durumda, ispat yükü, davalı tarafça ileri sürülen ödeme olgusunu kabul eden davacı tarafa geçmiştir. Diğer bir anlatımla, davacı taraf, bakiye alacak bedeli olan 6.000 TL karşılığında kaç torba yem sattığını ve sattığı bu yemleri davalıya teslim edip etmediğini öncelikle ispat etmek zorundadır.
Bundan ayrı, davalı tarafça sunulan mal teslim fişlerine konu yemlerin bedeli ile davacı tarafça kabul edilen ödemelerin de birbiriyle uyumlu olması da, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu belirleyen ayrı bir olgudur.
O halde mahkemece; davacıya iddiasını ispat imkânı tanınarak öncelikle alacak miktarını karşılayacak yemin satılıp satılmadığının açıklığa kavuşturulması ve dosya kapsamı çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; sunulan cevaba cevap dilekçesi ile icra takibinde alacağın güncel karşılığının talep edildiği belirtilmiştir. Bu durumda, icra takip tarihi ile davacının işlemiş bir faiz alacağının bulunmadığı gözetilmeden, davalının bu yöne değinen itirazının da iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’ nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.