Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/1467 E. 2010/4166 K. 15.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1467
KARAR NO : 2010/4166
KARAR TARİHİ : 15.03.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 15.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davalı idarenin davacıya ait taşınmazın 242 m2 lik kısmına kamulaştırmasız bir şekilde el attığı, işgal edilen kısmın bedelinin ödetilmesi için açılan davanın 23.10.2008 tarihinde kesinleştiği … sürülerek, bu tarihten geriye doğru 5 yıl süre için 15.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.
Kamulaştırma benzeri ya da “fiili kamulaştırma” olarak tanımlanabilen kamulaştırmasız el atma davalarında, 16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, malikin taşınmazını elatan idareye bırakması karşılığında alacağı tazminat (bedel) taşınmaza ilk el atıldığı tarihteki nitelikleri dikkate alınarak, dava tarihindeki değerine göre hesaplanmaktadır.
Somut olayda da el atılan kısmın bedelinin tahsili için 9.7.2001 tarihinde dava açılmış, bu tarih itibariyle taşınmaz bedeli usulünce saptanıp, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Ayrıca el atılan yerin tapuda … ve dere olarak terkini hususu da hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, davacının açtığı dava ile kamulaştırmasız el atılan kısmın mülkiyetinin idareye devrine muvafakat ettiği ve bedelini de faiziyle beraber aldığı anlaşılmaktadır. Davacının taşınmaz bedelini dava tarihi itibariyle aldığı düşünüldüğünde ise artık bu dava tarihinden sonraki dönem için ecrimisil isteyemeyeceği açıktır.
Mahkemece yukarıda anlatılan ilke ve esaslar gözetilerek açılan davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendime ile kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.