Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/14413 E. 2010/17439 K. 25.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14413
KARAR NO : 2010/17439
KARAR TARİHİ : 25.10.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı; 16/03/2006 tarihli karar ile boşandıklarını, mahkemenin 125,00 TL yoksulluk nafakası ile müşterek iki çocuğu 75,00 şer TL olmak üzere 275,00 TL nafaka takdir ettiğini, 31/,05/2007 tarihinde toplam nafakanın 325,00 TL’ye çıkarıldığını, 30/01/2008 tarihli karar gereği çocukların velayetinin tarafına verildiğini, davalı tarafın halen sigortalı olarak çalıştığını ve yoksulluk çekmediğini, kendisinin tüketici kredisi, kredi kartına yapılan mahsup sonucu ve haksız yere ödediği nafaka yüzünden emekli maaşı alamadığını, özürlü, kalp hastası , bakıma muhtaç ve evinin kira olmasının hayatı çekilmez bir hale soktuğunu, bu nedenle yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; asgari ücretin yarısı kadar gelirin yoksulluktan kurtaramayacağını beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “salt asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.
Ancak, tarafların gelirinin eşitlenmesi ve davalının işinin sürekli olması yoksulluk nafakasının hakkaniyet gereği kaldırılmasını gerektirdiği gibi, nafakanın kaldırılması talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, boşanma davası sırasında davalının sürekli ve düzenli geliri tespit edilemediğinden yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, bu dava öncesinde asgari ücretle sigortalı olarak çalışmaya başlamıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacının geliri nazara alındığında, davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışıyor olmasının, onu yoksulluktan kurtulmasa bile, şimdilik düzenli gelir elde edilinceye kadar nafakanın uygun bir miktara indirilmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek. halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.