Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/14386 E. 2010/17434 K. 25.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14386
KARAR NO : 2010/17434
KARAR TARİHİ : 25.10.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilerek 75,00TL.iştirak nafakası ile davalı lehine 125,00TL.yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının 05.07.2007 tarihinde açtığı dava ile yoksulluk nafakasının 140,00TL.’ye, iştirak nafakasının 90,00TL.’ye yükseltilmesine karar verildiğini, müvekkilinin yeniden evlendiği ve kirada oturduğundan sorumluluk ve giderleri arttığı için nafakaları artık ödeyemediğinden hakkında icra takibi açıldığını,davalının fabrikada aylık tahminen 700,00TL.maaşla çalıştığını,babasının evinde kalıp kira vermediğini, maddi durumunun iyileştiğini, beyanla yoksulluk nafakasının öncelikle kaldırılmasına, talepleri uygun görülmediği takdirde yeniden gözden geçirilerek azaltılmasına ve her yıl enflasyon oranında artırılmasına, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının her yıl enflasyon oranı üzerinden artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; tarafların yaptığı protokolde davacının davalı çalışsa da yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, kesin karar olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “salt asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.
Ancak, tarafların gelirinin eşitlenmesi ve davalının işinin sürekli olması veya yoksulluktan kurtulması halinde, yoksulluk nafakasının hakkaniyet gereği kaldırılması gerektiği gibi, nafakanın kaldırılması talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde de etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, 15.6.2006 tarihli boşanma davası sırasında anlaşma üzerine davalı lehine 125 TL yoksulluk nafakasına ve 75 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de, çalışmaya başlayan davalı, 05.07.2007 tarihinde nafakaların artırılması için dava açmış, kesin hükümle yoksulluk nafakası 140 TL’ye, iştirak nafakası 90 TL’ye çıkartılmıştır.
Bu dava sırasında tarafların sosyo-ekonomik durumları zabıtaca araştırılmış, tarafların özel şirketlerde asgari ücretle çalışmakta olduğu bildirilmiş, davacının sigorta dökümü getirtildiği halde, davalının çalışmalarına dair sigorta kayıtları getirtilmemiş, dava sırasında iş akdinin feshedildiği belirtilmesine rağmen, tazminat ödenip ödenmediği araştırılmamıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacının geliri nazara alındığında, davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışıyor olması, onu yoksulluktan kurtulmasa bile, şimdilik düzenli gelir elde edilinceye kadar nafakanın protokoldeki miktara indirilmesi gerekebileceğinden, davalının hizmet dökümü ve işten ayrılırken tazminat alıp almadığı, tekrar çalışmaya başlayıp başlamadığı incelenmeden, eksik araştırma ile ve yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek. halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.