Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/14047 E. 2010/17707 K. 27.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14047
KARAR NO : 2010/17707
KARAR TARİHİ : 27.10.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.776 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı … yönünden husumetten reddi, … yönünden kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı ölü … mirasçısı … tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili 18.3.2009 tarihli dilekçesinde, 3.776 TL fatura alacağının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, mahkemece; davalı … yönünden davanın husumetten reddine, davalı … yönünden kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiştir. Davalı …’nin eşi olan diğer davalı ibraz ettiği nüfus kaydı ile eşinin dava tarihinden çok önce 31.5.2005 tarihinde öldüğünü beyanla hükmü temyiz etmiştir.
Dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK taraf ehliyetini tanımlamamış, 38.maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir. Medeni Kanun ise, davada taraf olma ehliyetini medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış; 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağının ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği TMK’nun 28.md. buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır.
Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu itibarla gerek TMK, gerekse HUMK’nu dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş, ölen yada ölmüş kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim, 4.5.1978 tarih, 1978/4-5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlarda bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Bu durumda yapılacak iş, yeniden nüfus kaydı getirtilerek ve davalı …’nin ölü olduğu saptandığı takdirde davanın reddi gerekmektedir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.