YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14033
KARAR NO : 2010/17477
KARAR TARİHİ : 26.10.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 3.000 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 278 TL nın tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı … tarafından satışa çıkarılan taşınmazlarla ilgili olarak bir adet parsel satın almak için satış taahhütnamesi imzaladıkları ve bu amaçla taksitle toplam 260 TL nın 1997-1998 yıllarında ödenmesine rağmen davalı belediyenin arsa tapusu vermediğini belirterek davalı belediyeye ödenen 260 TL nın ödeme tarihindeki alım gücüne denkleştirilerek 3.000 TL müspet zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevabında, parselleri satışa çıkardıklarını, sonradan yönetimin değişmesi ile ile satışlara son verildiğini, davacının ödediği bedelin faizi ile tahsilini ödemeyi kabul ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece; davalı belediyenin kusurlu olmadığından ve müspet zarardan sorumlu olmayacağından bahisle davanın kısmen kabulüne, 278 TL nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında taşınmaz satımı ile ilgili yapıldığı iddia olunan sözleşme yasanın öngördüğü şekilde yapılmadığı için geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç yüklemez. Bu durumda davacı ancak bu geçersiz sözleşme nedeniyle davalıya verdiğini BK.nun 61-66.maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca geri isteyebilir. Maddi olay ile bağlı olan hakim, hukuksal nitelendirmeyi kendiliğinden yapmakla yükümlüdür.
Hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Bu husus haksız değer kaymalarını önlediği gibi, hem hakkaniyetin hem de gerçek adaletin bir gereğidir.
Bu bakımdan taksitlerin ödeme tarihleri 8.1.1997 ve 19.2.1998 tarihlerinde satış bedeli olarak ödenen 260 TL nın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve elde edilecek sonuca göre iadeye karar verilmesi gerekir. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacağından, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacaktır.
Ancak, burada denkleştirme yapılırken dikkat edilmesi gereken önemli husus, iade alacaklısının (davacının), geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade talebinde bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Çünkü, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bilmesine rağmen haksız zenginleşmenin iadesini talep etmeyen alacaklı, zararın artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan (davalıdan) isteme hakkı yoktur.
Davada, arsa satımı ile ilgili taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme ibraz edilmediği gibi hangi tarihte tapu kaydının verileceği konusunda da bir açıklama yapılmamıştır. Bu durumda davacıların, arsanın tapusunu alamayacaklarını öğrendikleri tarihin araştırılması gerekir.
Dosyada bulunan bilirkişi raporunda davacıların ödedikleri miktarın denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihi itibariyle 2.847,17 TL olacağı açıklanmıştır.
Mahkemece; taraflardan delilleri sorularak davacıların ödedikleri paranın geri almaya hak kazandıklarını öğrendikleri tarihin araştırılarak oluşacak sonuca göre bilirkişilerden ek rapor alınarak belirlenecek miktarın tahsiline karar vermek olmalıdır.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.