Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/1367 E. 2010/2265 K. 16.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1367
KARAR NO : 2010/2265
KARAR TARİHİ : 16.02.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların, Nisan 2003 tarihinde evlendiklerini ve kısa bir süre sonrada boşandıklarını, davalı lehine aylık 150 TL yoksulluk nafakası bağlandığını; boşanmadan sonra davacı müvekkilinin ekonomik ve mali durumunun son derece kötüleştiğini, davalının ise mali ve ekonomik durumunun iyileştiğini iddia ederek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “özellikle … tutanağı ile tanık beyanlarından davalının çalıştığının … olması, eşya davasından kaynaklanan davalının alacağının bulunması ve tarafların yalnızca 3 ay evli kalması göz önünde bulundurulduğunda; yaşı itibariyle de çalışma gücü olup, çalışmaya devam eden davalının yoksulluk durumunun ortadan kalktığı kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK’nun 176.maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında; davacının (nafaka yükümlüsünün) babasına ait kahvehanede çalıştığı ve aylık 300 TL gelirinin olduğu, ancak yargılama sırasında bir güvenlik şirketinde işe girdiği belirtilmiş; davalının ise, yargılama sırasında tekstilde çalışmaya başladığı ve aylık 300 TL kazandığı ifade edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK.nun 07.10.1998 … ve 1998/2-656 E,668 K; 26.12.2001 … ve 2001/2-1158 E,1185 K.sayılı kararları gibi)

Yine; Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2007 tarih ve 2007/3-84 E,95 K. sayılı kararında da “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluğu ortadan kaldıran bir durum olarak kabul edilmemiştir.
Bu durum, ancak; nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; davalının aldığı nafaka miktarı ile çalıştığı işten elde ettiği gelir toplamının, onu, yoksulluktan kurtarmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte, davacının; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin içinde (çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle) nafakanın indirilmesi isteğinin de bulunduğu gözetilerek, bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece; davalının, işe girip gelir elde ettiği dikkate alınarak, nafakanın hakkaniyete uygun bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekirken, nafakanın tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu doküman 5070 Sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.