Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/13657 E. 2010/14195 K. 14.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13657
KARAR NO : 2010/14195
KARAR TARİHİ : 14.09.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 27.500,00 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davalı vek. Av. … geldi. Aleyhine temyiz olunan Davacı vek. Av. … geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra, nevakısın giderilmesi için dosya mahkemesine geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; tarafların otuz yıl öncesinde aralarında yaptıkları adi yazılı sözleşmeye dayalı olarak, birbirlerine ait yerleri kullandıklarını; ancak, 02.11.2004 tarihinden sonra aralarında ihtilaf çıktığından davalının açtığı meni müdahale, kal ve tazminat davası sonucunda davanın kabul edilerek kesinleştiğini; oysa, müvekkilinin davalıya ait taşınmaza iyiniyetli olarak faydalı ve zaruri masraflar yaptığını (2,5 katlı bina, tek katlı ahır, gölgelik, gübre çukuru, derin kuyu vs.), bu nedenle davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hak saklı olmak üzere toplam: 27.500 TL’nin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, taleple bağlı kalınarak 27.500 TL’nin 01.05.2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; davacı, başakasına ait taşınmaza yapı yapan kişi durumunda olup, uyuşmazlığın, TMK’nun 722 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 722/1. maddesi gereğince “Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin ya da bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir (TMK’nun 722/2. mad.).” 3. fıkra hükmüne göre de “Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir”. 723. maddesi gereğince ise “Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür”.
Davalı taraf, dava konusu binanın yıkımıyla ilgili karar almış ise de; görülen kal davasında talep ettiği yıkım giderlerinden feragat ettiği gibi, kesinleşen kal’e ilişkin ilamı da henüz infaz ettirmiş değildir. Kaldı ki, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle kal’e ilişkin bir hükümde bulunmamaktadır. Bu duruma göre, mahkemece; davacının yaptığı faydalı ve zaruri masraflarla ilgili TMK’nun 723. maddesi uayrınca, davacı lehine taleple bağlı kalınarak kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 1.262.25 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 14.09.2010 günü oybirliğiyle karar verildi.