Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/13231 E. 2010/17204 K. 21.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13231
KARAR NO : 2010/17204
KARAR TARİHİ : 21.10.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazla hak saklı tutularak 10.000’er TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davacılara ait arsa üzerinde (3.şahıs) müteahhitin bina inşa ettiği ancak binanın imara aykırı yapıldığı, bu nedenle müteahhitle yapılan satış vaadi sözleşmesinin geriye etkili olarak mahkemece fesh edildiği, böylece müteahhitten bağımsız bölüm satın alan davalıların fuzuli şagil oldukları ileri sürülerek ecrimisil istenilmiş; mahkemece, ecrimisile konu taşınmazın kaçak yapı olduğu, davacıların ancak kaçak yapının kal’ini isteyebileceği, bunun dışında ecrimisil istenemeyeceği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Ecrimisil, hak sahibi zilyedin, kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tür (haksız fiil benzeri) tazminattır (TMK.md.995).
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, yüklenicinin hakkını temellük eden 3.kişiler onun halefi olacaklarından, selefinin haiz olduğu hakkı, arsa sahibine karşı ileri sürebilirler. Arsa sahibi de, yüklenici sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediği takdirde, 3.kişi üzerine geçmiş olan tapunun iptalini isteyebilir. Henüz tamamlanmamış binadan bağımsız bölüm edinme amacı ile arsa payı satın alan kişi arsanın gerçekte yükleniciye ait olmadığını, kat karşılığı yükleniciye verildiğini ve yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde kendisine bırakılan arsa paylarında hakkının doğmayacağını bilmekte ve arsa maliki tarafından arsa payının iptal edilebileceği riskini göze alarak tapuyu devralmaktadır. Bu nedenle satın alanın iyiniyetli olduğundan sözedilemez.
İyiniyetli zilyed, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir (MK.mad.994). Kötüniyetli zilyed ise ancak yaptığı giderlerden hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir, ayrıca kötüniyetli zilyedin hapis hakkı da bulunmamaktadır (MK.mad.995).
Somut olayda, dava konusu binanın imara aykırı kaçak yapı konumunda olması taşınmazın değerini olumsuz etkileyecek bir faktördür. Ancak mevcut binanın davalılarca kullanılıyor olması davacıların mülkiyet hakkını tam olarak kullanmalarına mani bir durumdur. Böylece davacıların mamelekinde bir eksilme yahut zarar oluştuğu ise tartışmasızdır. O nedenle, yıkım kararı bulunmadığı da gözetildiğinde davalıların yararlanması ve davacıların zararının varlığı kabul edilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekir. Yukarıdaki ilke ve yasal düzenlemeler gereğince davalıların iyiniyetli olmadıkları bu nedenle ecrimisille sorumlu bulundukları gözetilerek yapılacak yargılama sonucunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.