YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13159
KARAR NO : 2010/16681
KARAR TARİHİ : 14.10.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 2255 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davalı (lokanta işletmecisi) tarafından satın alınan ekmek bedellerinin ödenmediği, ilamsız icra takibine itiraz edildiği ileri sürülerek itirazın iptali istenilmiş; mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispat edilmediği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Kural olarak; taraflardan herbiri iddia ve savunmasını dayandırdığı olguların varlığını usule uygun şekilde ispatla yükümlüdür (TMK md.6).
Somut olayda, davacı (fırın işleticisi), davalı (lokanta işleticisine) sattığı ekmeklerin bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise, 2008 yılı Nisan ayı başına kadar ekmek aldığını, ancak bunların bedelini ödediklerini, zira 3.şahsın davacının işlettiği fırında çalıştığını, onun borcunu ödemeleri nedeniyle çalışma ücretinin davalıya bırakıldığını ve bu ücret karşılığı ekmek alındığını, daha sonra ekmek almadığını savunmuştur. İcra takibi; Haziran 2008 tarihli açık faturalara dayalı ilamsız icraya ilişkin olup, davalı borçlu itirazında (dönem belirtmeksizin) davacıdan ekmek aldığını ancak davacı yanında çalışan ustanın ücret alacağına mahsuben bedelin ödendiğini beyan etmiştir. Davalının bu açık ikrarı ve itirazı karşısında, takibe konu Haziran 2008 dönemi itibariyle davacıdan ekmek aldığı sabit olup, itiraz ve savunma olarak ileri sürülen; 3.şahsın davacıdan olan işçilik alacağının davalıya temlik edildiği ve temellük nedeniyle borcun ödendiği hususunun ispatı gerekir. Delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu ispat yükünün davacıda olduğunun kabulüyle, iddianın ispatlanamadığı gerekçesine dayalı davanın reddi isabetli görülmemiştir.
BK’nun 162-172.maddeleri arasında düzenlenen alacağın temliki, ister sözleşmeye, ister kanun hükmüne ya da yargı kararına dayansın, üçlü ilişkiye dayanan hukuki bir yapıyı ifade eder. Yasa, temlik için yazılı şekil şartını geçerlik koşulu olarak öngörmüştür (Bkz. HGK’nun 1.3.2006 gün ve 5-33 s. Kararı). Taraflardan davalı ile 3.şahıs arasında ücret alacağının temlikine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunduğu savunulmadığı ve bu yönde delilde bildirilmediği gözetildiğinde, sair deliller gözetilerek savunmanın ispatı gerekir. Mahkemece bu yönde davalı delilleri tümüyle toplanıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.