Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/12520 E. 2010/14756 K. 21.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12520
KARAR NO : 2010/14756
KARAR TARİHİ : 21.09.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 4.990.71 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada; davacı kurum şoförü olan davalının trafik kazası nedeniyle kurum aracına verdiği 4.990,71 TL zararın tazmini istenilmiş mahkemece; bilirkişi raporuna aykırı olarak davanın reddi cihetine gidilmiş hüküm davacı kurum temsilcisince temyiz edilmiştir.
BK.nun 44.maddesinin 1.fıkrası “Mutazarrır olan taraf, zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili, zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği veya zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde, hakim zarar ziyan miktarını tenkis veya zarar ziyan hükmünden şartı nazar edebilir” hükmü getirmek suretiyle ortak kusurlu davranışın tazminata etkisini düzenlemiştir.
O halde zararla sonuçlanan hukuka aykırı bir eylemde bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ortak kusurun belirlenmesi gerekir. Bunun içinde zarar görenin onu önleme veya artırmama yükümlülüğünü yerine getirmemesi ile belirlenen davranışın objektif ölçülerle bir kusur sayılıp sayılmayacağı ve bu kusurun zararın meydana gelmesinde bir payı olup olmadığı açıklığa kavuşmalıdır.
Somut olayda; davalının kullandığı davacı kuruma ait aracın %15 eğimli arazide dik rampalı stabilize yolda, yol genişliği fazla olmayan (3 metre), yolda aracın geri kayması durumunda arka tarafta bulunan dereye düşebileceğide dikkate alınarak mahkemece, bilirkişilerce belirlenen toplam zarardan davacının kusur oranı belirlenmek suretiyle indirim yapılması gerekirken BK.nun 44.maddesinin 2.fıkrası yanlış yorumlanmak suretiyle davanın tamamının reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.