Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/12175 E. 2010/16876 K. 19.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12175
KARAR NO : 2010/16876
KARAR TARİHİ : 19.10.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde kiracılık sıfatının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde; dava konusu taşınmazı 15.8.2003 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, davalı tarafından açılan tahliye davası sonucunda davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini; ancak, tahliye kararından sonra kiracılık ilişkisinin sözlü olarak devam ettiğini, davalının sık sık artış talepli ihtarlar çektiğini ve sözleşmeyi yenilediğini iddia ederek; kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “davalının gönderdiği 7.7.2008 ve 26.10.2007 tarihli ihtarnamelerden kira akdinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Eda davası açabilecekken tesbit davası açılmasında hukuki yarar yoktur” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde, aylık kira bedeli 650 TL (yıllık 7800 TL) gösterilerek, kiracılık sıfatının tesbiti istenilmiştir. HUMK’nun 8/2.maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu davalar tek tek sayılmış olup, kiracılığın tesbiti davası bu madde de yer almamaktadır. Böyle bir davanın, dava konusu olan şeyin değerine göre bakılması gerekmektedir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. Belirtilen yıllık kira bedeli dikkate alındığında da davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi icabeder. Mahkemece, görev yönü öncelikle incelenip, davanın değerine göre davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görev yönü üzerinde durulmadan işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.