Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/12142 E. 2010/19901 K. 06.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12142
KARAR NO : 2010/19901
KARAR TARİHİ : 06.12.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 50.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece dava dilekçesinin görev nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davacı küçük ile davalıların muris …’ın mirasçıları oldukları, murisin noterde düzenlenen vasiyetname ile 90 dönüm civarındaki narenciye bahçesini davacıya vasiyet ettiği, ancak vasiyete konu bahçenin 2007-2008 ve 2009 ürününün davalılar tarafından toplanıp satıldığı, yine muristen kalan diğer malların tamamının da davalıların tasarrufunda bulunduğu, bunlardan gelir elde ettikleri halde davacının miras payına düşen hissenin verilmediği ileri sürülerek, bu şekilde sebepsiz olarak zenginleşen davalılardan fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 50.000 TL alacağın miras payları oranında tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece; Türk Medeni Kanununun 595/3.maddesi uyarınca terekeye ilişkin tüm tedbirleri almaya görevli ve yetkili mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 595.maddesinde vasiyetnamenin teslimi ve alınacak önlemler düzenlenmiş olup, davadaki istem terekenin yöneltilmesi ya da tereke veya vasiyetnameye ilişkin herhangi bir önlemin alınmasına ilişkin değildir. Dava, vasiyet edilen taşınmaz ile diğer malların davalı mirasçılar tarafından tasarruf edilip, gelirlerinden davacı payının verilmemesi nedenine dayalı alacak istemidir. Yani, davalıların davacı hissesini de kullanmak suretiyle kendi mal varlıklarını davacı aleyhine arttırdıkları iddiasıyla, elde ettikleri ileri sürülen haksız kazanımın Borçlar Kanununun 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
Bu durumda; görev hususunu belirleyen genel hükümlere göre mahkemece davanın esasının incelenerek esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.