Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/12138 E. 2010/15585 K. 04.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12138
KARAR NO : 2010/15585
KARAR TARİHİ : 04.10.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 16.500 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, müşterek muristen intikal eden taşınmazların davalı tarafından haksız işgali nedeniyle ¼ hisse karşılığı 16 500,00 TL. Ecrimisilin tahsili istenilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Tebligat Kanunu’nun 35/1. fıkrası ile kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (TK m. 35/2)
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan imzası resmi merciiler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adres ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır (TK m. 35/son).
Tebligat Kanunu’nun 35/2 ve Tüzüğün 55. maddelerine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Evvelce yapılan tebligat usulsüz ise 35. maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir.
Tebligat Kanunu’nun 35/son fıkrasında ise muhatabın daha önce tebliğ yapılan adresinin değiştirilmesi değil, değiştirildiği için tebliğ yapılamayıp, tebliğ evrakının iade edilmesine yol açan adres sebebiyle Tebligat Kanunu’nun 35/2-3. fıkralarının uygulanması öngörülmüştür. Bu durumda; dava dilekçesinde gösterilen adres, 35/son maddede belirtilen kurum ve kuruluşlardan birine verilen adres ile aynı olduğu takdirde ve bu adrese çıkarılan tebligatın tebliğ edilemeden dönmesi halinde tebligat Tebligat Kanunu’nun 35/son fıkrası uyarınca Tebligat Kanunu’nun 35/2-3 maddeleri hükümlerine göre yapılır.
Somut olaya gelince; davalılara dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine ilişkin yapılan tebligat yukarıda açıklanan esaslara uygun bulunmadığından geçersiz olup, davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez.
Yine, noter ihtarının tebliğ edildiği adresin Teb.Kan.35/son madde kapsamında kabulüne de olanak bulunmamaktadır.
Mahkemece, yöntemine uygun bir şekilde dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 4.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.