Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/11595 E. 2010/15991 K. 07.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11595
KARAR NO : 2010/15991
KARAR TARİHİ : 07.10.2010

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 19.054,28 TL alacağın (fazla hak saklı tutularak) masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; … Havalimanına tahsisli itfaiye aracıyla, davalı şirketin kasko sigortası teminatı altında bulunan aracın yaralanma ve maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, davacı idareye ait araç sürücüsünün asli kusurlu bulunduğu ve 17.259,75 TL hasar bedelinin kendilerinden talep edilmesi üzerine “7.2.2003” tarihinde davalının banka hesabına yatırıldığını, daha sonra Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sonunda davacı İdare şoförünün kusursuz olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine davalı şirkete ödenen 17.259,75 TL nın yasal faiziyle birlikte davalıdan talep edildiği ve “18.04 2006 tarihinde” 17.259,75 TL.nın faizsiz olarak ödendiği belirtilerek 7.2.2003-18.4.2006 dönemi için 19.054,28 TL faiz alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davalı şirketin temerrüde düşmediğini ve işlemiş faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalının sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 7.2.2003 ile iadenin gerçekleştiği 18.4.2006 tarihleri arasındaki yasal faizi talepte haklı olduğu gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, para alacaklarında borçlunun temerrüdü gerçekleşmeden faize hükmedilemeyeceği kuralı yerleşmiş bir ilkedir. Sebepsiz zenginleşmede de iade borcu para borcu şeklinde ise, iade isteminde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyebilecektir. Nitekim sebepsiz zenginleşen ister iyiniyetli ister kötüniyetli olsun kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması mümkün değildir.
Somut olayda davacı tarafından 22.03.2006 tarihli yazı ile; “davacı idare şöförünün kusursuz olduğuna dair beraat kararının kesinleştiği, davacı kurum tarafından yatırılan 17.259.75 TL’nin idareye iadesinin gerektiği, sözkonusu bedelin yazının şirkete tebliğinden itibaren yasal faiziyle birlikte 15 gün içinde ödenmesi” hususu tebliğ edilmiş, 12.04.2004 tarihinde tebellüğ edilerek 18.04.2006 tarihinde davalı tarafından 17.159.75 TL iade edilmiştir.
Bu durum karşısında, davalı şirket 17.159.75 TL’yi ihtarname ile bildirilen ve kendisine verilen 15 günlük süre içinde iade ettiğinden temerrüde düşürülmediği halde işlemiş faize ilişkin davacı talebinin kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.