Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/11516 E. 2010/20550 K. 14.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11516
KARAR NO : 2010/20550
KARAR TARİHİ : 14.12.2010

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 35.514,36 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacı Vek.Av…. geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalılar Vek.Av…. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davalı …Ş.’nin 1997 yılında kurulduğunu, tek imza yetkilisinin diğer davalı … olduğunu; … grubunun Almanya’da dava dışı şirketler kurduğunu ve bu şirketler aracılığıyla toplanan paraların Türkiye’deki davalı şirkete ve …’ün şahsi hesaplarına aktarıldığını; müvekkilinin, davalı şirketin Almanya’da kurduğu … International Marketing and … GmbH (… GmbH) şirketine, Türkiye’de konut sahibi olmak üzere para yatırdığını; ancak, konut satışının gerçekleşmediğini, kendilerinin dolandırıldığını iddia ederek; tüm yazılı ve sözlü taleplerine rağmen geri alamadıkları (ki, davalıların yurtdışındaki şirketlerinden de tahsil edilme imkanının bulunmadığını ileri sürerek) bu paranın (35.514,36 TL’nin) yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının, dava dışı … International Marketing and … GmbH’ye sezsiz ortak olduğu ve bu şirkete para verdiğini, davacı ile davalı müvekkilleri arasında hiçbir ticari ya da hukuki ilişki veya para alışverişi bulunmadığını; dolayısıyla, davalıların; ortaklarının şahsi işlemleri ile ilgili olarak, sorumlu tutulamayacaklarını; bu nedenle, davalılara husumet yöneltilemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “davacının doğrudan davalılara değil, yurtdışında bulunan … International Marketing and … A.G’ye para yatırdığı, karşılığında tahsilat makbuzu, kar payı, ortaklık sertifikası, talep formu aldıkları; ortaklık sözleşmesi imzalandığı taraflar arasında tartışmasızdır. Davacı, yurtdışındaki şirketin hileli iflas yolu ile ticaret sicilinden silindiğini, paraların davalılara aktarıldığını, borçtan davalıların sorumlu olduklarını ileri sürmüştür. Ancak, davalıları sorumlu kılabilmek için öncelikle ödeme yapılan dava dışı şirkete husumet yöneltilerek dava açılması, bu şirketle ilgili taleplerden sonuç alınamaması halinde davalılara husumet yöneltilmesi gerekli olup tüzel kişiliği farklı dava dışı şirketle ilgili talepte bulunmadan doğrudan davalılardan talepte bulunulamayacağından; davanın erken açıldığı sonucuna varılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Gerekçesiyle” davalılar hakkında erken açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece; akdi ilişkinin davacı ile dava dışı şirket arasında olup, davalı şirketin ortağı olan ve davacının ödeme yaptığı dava dışı şirketin borcundan dolayı doğrudan davalı şirketi ve bu şirketin yönetim kurulu başkanı olan diğer davalı gerçek kişiyi sorumlu tutmak için öncelikle ödeme yapılan dava dışı şirkete husumet yöneltilerek dava açılması, sonuç alınamaması halinde davalılara husumet yöneltilmesi gerekeceği düşüncesi ile dava reddedilmiş ise de; davacının, akdi ilişki kurduğu şirkete müracaat etmesinin sonuçsuz kalacağının bilinebilecek olması durumunda; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, aleyhinde zenginleştiklerini ileri sürdüğü kişilere yönelik (davalılar aleyhinde) alacağını tahsil etmek üzere dava açması mümkündür. Davalılar cevap dilekçesinde; davacının para yatırdığı şirketle (ortak olduklarını) organik bağ içinde olduklarını savunduklarına göre, taraf vekillerine kanıtlarını sunması için süre verilerek, sunulacak kanıtlar ile dayanılan ceza mahkemesi dosyasındaki tüm belgeler birlikte incelenmek ve gerektiğinde uzman kişilerden oluşan heyetten bilirkişi raporu alınarak, davacının uğradığını idida ettiği zarardan davalıların sorumlu olup olmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.