YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11189
KARAR NO : 2010/12741
KARAR TARİHİ : 13.07.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde kira parasının 1.8.2008 gününden başlayarak aylık net 6300 TL olarak tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, 1.8.2008 tarihinden itibaren aylık kiranın net 6300 TL. olarak tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aylık kiranın 4725 TL.olarak tespitine karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, İstanbul Beyoğlu’nda işyeri olup, 150 metrekare büyüklüğündedir.
Davada, taraflar arasındaki ilk kira ilişkisi 1.8.1997 tarihli kira sözleşmesine dayanmakta olup, tespiti istenilen dönem 1.8.2008 tarihinden itibaren başlayan döneme ilişkindir. Bu nedenle de, kira tespiti hak ve nasefet esaslarına göre yapılacaktır.
18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Y.İ.B.K. ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre “hak ve nesafet” ilkesi uyarınca hakim bu sınırlamayı yaparken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb.) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası belirlenmeli, hakimce bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete; özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir.
Bunun için dava konusu yerin yeniden kiralanması halinde getirebileceği kira parası bilirkişiler tarafından belirlenmelidir. Böyle bir belirleme yapılırken benzer yerlerin kira sözleşmeleri incelenmeli (res’en emsal araştırması yapmak, ya da taraflardan emsal göstermeleri istenmek suretiyle) dava konusu yer ile ayrı ayrı kararlaştırılmalı, kira parasına etki eden hususlar üzerinde de ayrıca durulmalıdır.
Dava konusu yerin yukarıda açıklandığı üzere serbest koşullarda getirebileceği kira parası usulünce saptandıktan sonra, bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafet kurallarına göre hakimce bir kira parası takdir edilmelidir.
Somut olayda, mahkemece iki bilirkişi incelemesi yaptırılmış,birinci raporda taşınmazın boş olarak getireceği kira gelirinin 6300 TL., ikinci raporda ise emsal ve rayice göre 4725 TL.olabileceği bildirilmiştir. Mahkeme ise takdir yetkisini kullanıp,ikinci raporu esas alarak ve bu raporda bildirilen kira bedelini esas alarak karar vermiştir.
Ancak, iki rapor arasında açık çelişki olup,bu çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.