Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/11035 E. 2010/14041 K. 13.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11035
KARAR NO : 2010/14041
KARAR TARİHİ : 13.09.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; çıkan tartışma neticesinde davalı eşi ile ayrı yaşamaya başlayan davacının kardeşinin yanına sığındığını ileri sürerek, davacı için aylık 250 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; birkaç ay birlikte yaşadığı davacının müşterek evi haklı bir neden olmaksızın terk ettiğini, açılan dava nedeniyle davacının nerede ikamet etmekte olduğunu öğrenebildiğini, ilerlemiş yaşı nedeniyle bakıma muhtaç olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı kocanın kusurlu davranışları nedeniyle davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4721 sayılı TMK. nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden … yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davacı tanıkları, davacının davalı ile geçinemediğini bildirdiğini, davalıyı ise tanımadıklarını ifade etmişlerdir. Bu anlatımlardan davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacı eşin, davalının ikamet etmekte olduğu müşterek eve dönmemekte haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.