Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10835 E. 2010/19535 K. 30.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10835
KARAR NO : 2010/19535
KARAR TARİHİ : 30.11.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 6.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davalılar vek.Av. … geldi. Aleyhine temyiz olunan Davacılar ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili dilekçesi ile; müvekkillerinin murisinin, açtığı dava sonucunda, 17.07.1970 tarihli kararla dava konusu taşınmazda hisse sahibi olduğunu, sözkonusu mahkeme kararının kesinleştiğini; ancak, infaz edilip topuya tescil edilmediğini; davalıların taşınmazdaki hisselerini (mahkeme kararından önceki tapudaki hisse miktarına göre) 02.12.2004 tarihinde sattıklarını, böylece davacılar aleyhinde sebepsiz zenginleştiklerini iddia ederek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, müvekkillerine ait hissenin (60/360) satış tarihindeki rayiç bedeli olarak şimdilik 6.000 TL’nin satış tarihi olan 02.12.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Islah dilekçesi ile müddeabihin 103.930 TL’ye çıkartılmıştır.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; kesinleşmiş bile olsa 35 yıl önce alınan ve tapuya tescil edilmeyen kararın, vekil edenlerini taraf olmadıkları için bağlamadığını; davacıların hak sahipliğinin, tapuya tescil işlemi yapılmadığından doğmadığını; davacıların kötü niyetli hareket ettiklerini idda ederek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulü ile 103.920.00 TL tazminatın satış tarihi olan 02.12.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; satış tarihi olan 02.12.2004 tarihinde dava konusu taşınmazın toplam parasal değerinin 621.442.40 TL, davacıların hissesine düşen payın ise 103.920 TL olduğu hesaplanmış, mahkemece de bu miktar hüküm altına alınmıştır. Oysa, tapu kaydında davalılar dışında 1/4 pay … Tekerlek adlı kişiye ait olup, bu payla ilgili satış söz konusu değildir. Davacıların bu paya yönelik açılmış bir davaları da bulunmamaktadır.
HUMK’nun 74.maddesine göre; hakim, her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.
Mahkemece, bu husus gözetilmeden, talep de aşılmak suretiyle, dava konusu taşınmazın tamamı üzerinden hesaplanan alacağın hüküm altına alınmış olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı, davalılar taşınmazda 1/4’… pay sahibidirler. Aralarında teselsül bulunmamaktadır. Bu nedenle, alacağın tamamının müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilemez. Ancak, her bir payda mirasçılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulabilir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.