Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10575 E. 2010/14991 K. 23.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10575
KARAR NO : 2010/14991
KARAR TARİHİ : 23.09.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, yoksulluk nafakasının davalının sosyal güvenlik kurumunda kayıtlı olarak çalışması ve alınan ücretin yoksulluğu ortadan kaldıracak nitelikte olması nedeniyle kaldırılması istenilmiş, mahkemece, davalının sözleşmeli olarak asgari ücretin üzerinde geliri bulunduğu böylece yoksululuk durumunun ortadan kalktığı gerekçesiyle nafakanın kaldırılmasına karar verilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Somut olayda, davalı yararına 2009 tarihinde boşanma hükmü ile birlikte aylık 400 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, bu tarihten sonra Türkiye İş Kurumunda sözleşmeli personel olarak çalışmaya başladığı ve 1137,00 TL maaş aldığı davacının ise tersanede muhasebeci olarak aylık 2835,00 TL maaş ile çalıştığı tespit edilmiştir. Ancak, davalının iş yerindeki işe başlama tarihi ile iş bu dava tarihi arasında yaklaşık üç ay gibi kısa bir süre geçtiği henüz deneme süresinin dahi dolmadığı bundan ayrı olarak sözleşmeli statüde çalışma nedeniyle bu işin sürekli güvenceli nitelikte olmadığı zira sözleşmenin yenilenmeyebileceği dikkate alındığında zayıfı koruma amacıyla yasal düzenlemede yer alan yoksulluk nafakasının kaldırılması halinde yeniden talep edilemeyeceği hususu da değerlendirildiğinde salt asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması nafakanın kaldırılmasına yeterli yasal ve hakkaniyete uygun bir gerekçe değildir.
Hal böyle olunca, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları gözetilip çoğun içinde azda bulunur ilkesi de değerlendirilerek nafakanın hakkaniyet ölçüsünde indirilmesi gerekirken tümüyle kaldırılmış olması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.