Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10570 E. 2010/14007 K. 13.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10570
KARAR NO : 2010/14007
KARAR TARİHİ : 13.09.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davacı lehine daha önceden hükmedilen aylık 150,00 TL nafakanın ihtiyaca yetmediği ileri sürülerek aylık 350,00 TL’ye yükseltilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, davacının nafaka dışında 225 TL ölüm aylığı aldığı , zaman zaman çalıştığı, annesi ile oturup kira ödemediği, 225 TL kira gelirinin bulunduğu , yanında kalan müşterek çocuk için de iştirak nafakası aldığı, gelirleri toplamının asgari ücret seviyesinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde yoksulluk nafakasının artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı ilamında kabul edildiği gibi “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşıyalayacak düzeyde geliri olmayanların” yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “Asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.7.10.1998 gün 1998/2-656 E., 1998/688 K., 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 Karar sayılı kararları) .
Hukuk Genel Kurulunun 28.2.2007 tarih ve 2007/3-84 E.- 95 Karar sayılı ilamında da “Asgari Ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluğu ortadan kaldıracak bir olgu olarak da kabul edilmemiştir.
Somut olayda ; davacının bir miktar yetim aylığı aldığı sabit ise de devamlı bir çalışmasının bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Kira geliri elde ettiği hususu ise belgelenmemiştir. Davalıdan alınan iştirak nafakasının ise müşterek çocuğun ihtiyaçları için harcanacağı açıktır.
O halde; önceki nafaka takdiri ile bu dava tarihi arasında paranın satın alma gücünün azaldığı, davacının elde ettiği gelirin ise onu yoksullaktan kurtaracak seviyede olmadığı gözetilerek nafakanın az da olsa hakkaniyete uygun bir miktarda artırılması gerekirken istemin tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.