Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10363 E. 2010/11287 K. 24.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10363
KARAR NO : 2010/11287
KARAR TARİHİ : 24.06.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000 TL alacağın, 10.8.2008 tarihinden itibaren yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın pasif husumet ehliyeti yokluğuyla reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; davacıya ait aracın 10.8.2008 tarihinde Natoyolu Caddesinde meydana gelen kazada hasar gördüğünü, kazanın meydana gelmesinde olay yerinde çalışma yapan ve herhangibir işaret bulundurmayan davalı ekiplerinin kusurlu olduğunu belirterek, araçta meydana gelen 5.000 TL hasar bedelinin olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı (ASKİ) vekili cevabında; sözkonusu yerdeki çalışmaların yüklenici firmalarca yapıldığını, idarenin sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacıya zarar veren işin; davalı tarafından dava dışı yüklenici firmaya verildiği böylelikle aralarında bir … sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme uyarınca işi yürütürken başkalarına verdiği zararlardan tek başına yüklenicinin sorumlu olduğu gerekçe gösterilerek, davalının pasif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, dosyaya celpedilen sözleşmenin gerekçeye konu maddesinde, işin yapımı sırasında 3.kişilerin uğrayacağı zararlardan davalının sorumlu olmayacağı kararlaştırılmış ise de, bu şart tarafların iç ilişkisine ait olup, zarar gören 3.kişileri bağlamayacaktır. Sözleşmenin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; zarara neden olan iş, yüklenici tarafından ifa edilmekte ise de, işin davalıya ait bulunduğu, yükleniciyi denetleme ve gözetlemeye yetkili olduğu, adam çalıştıran konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, açılan bir davada davalıya husumet düşeceği kabul edilerek işin esasına girilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.