Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10297 E. 2010/14141 K. 14.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10297
KARAR NO : 2010/14141
KARAR TARİHİ : 14.09.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; taraflar arasında görülen boşanma davasının feragat nedeniyle sonuçlanmış olmasına rağmen, tarafların ayrı yaşamaya devam ettiklerini; davalı kocanın müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını iddia ederek, aylık 750.00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; “dinlenen davacı tanığı anlatımlarından davalı eşin evlilik birliğinin sekteye uğramasında nasıl bir kusurlu hareketinin bulunduğu kanıtlanmış değildir, gerekçesiyle” davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK’nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden … yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda; davacı, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak tedbir nafakası istemektedir.
Davalı tarafından açılan boşanma davası, davalının davadan feragat etmesi nedeniyle redle sonuçlanmıştır. Davalı, feragat etmekle; eşine atfettiği kusurlu davranışları affetmiş, hoşgörü ile karşılamıştır. Boşanma davası öncesinde müşterek evden ayrılan eşinin eve dönmesini sağlamak yükümlülüğüde kendisine ait bulunmaktadır. Zira, boşanma davasının reddedilmesi halinde eşlerin müşterek yuvada birleşmeleri asıldır. Davacı kadının boşanma davasının reddinden sonrada halen ayrı yaşadığının anlaşılmış olmasına göre; mahkemece, ayrı yaşamakta haklılık iddiası kabul edilmeli ve davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun miktarda nafakaya hükmedilmelidir.
Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.