Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10278 E. 2010/17583 K. 26.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10278
KARAR NO : 2010/17583
KARAR TARİHİ : 26.10.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 39.000 TL alacak-tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacı vek. Av. … geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalı vek. Av. … geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalının alacaklı olduğu icra dosyasındaki (1/3’ü hacizli) taşınmazı hacizli olarak satın aldığını, davalı (alacaklı) ile anlaştığını ve 50.000 TL’nin 35.000 TL’sini ödediğini, kalan 15.000 TL’yi ödemeye gittiğinde kabul edilmediğini; davalının haczi kaldırmayarak taşınmazın satışını istediğini, taşınmazın 1/3 hissesinin dava dışı …’a 53.500 TL’ye satıldığını; böylece, davalının; davacı müvekkilinin ödediği 35.000 TL yönünden sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek; bu miktarın istirdadına, ayrıca davalı 1/3 hisseyi kullandığından toplam 4000.00 TL ecrimisilin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı definde bulundu ve esası bakımından da; davacının, borçlunun borcunu üstlendiğini, buna dair ödemede bulunduğunu, müvekkilinin bir zenginleşmesinin olmadığını, tapuya dayalı olarak taşınmazı kullandığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “Dosyadaki belgelerden, taşınmazın açık artırma ilanının davacıya 20.05.2006 tarihinde tebliğ edildiği, 20.07.2006 tarihinde yapılan ihalede taşınmazı satın alan davalının; taşınmazı tahliye etmesi için, İcra Müdürlüğü aracılığıyla 29.08.2006 tarihinde çektiği ihtarnameye karşılık, davacının 28.09.2006 tarihinde cevap verdiği, davanın ise 10.03.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki geçerli sebebin ortadan kalkışının, yani “mülkiyetin elden çıkışının” davacı tarafından en geç 28.09.2006 tarihinde öğrenildiğinin ve dava tarihine kadar bir yıllık sürenin dolduğunun kabulü gerekir, gerekçesiyle”alacak talebinin reddine; davalı, taşınmazı ihale sonucu temlike dayalı olarak kullandığından ecrimisil talebinin de reddine, izinsiz kullandığı elektrik bedelinin ise ödemek zorunda kaldığından 162.00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davada; mükerrer ödemede bulunulduğu iddiasıyla, sebepsiz zneginleşme hükümlerine göre alacak talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşmede; davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır ve bunun doğal sonucu olarak da, kural olarak, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve sebepsiz zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde, geri isteme hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.
BK. mad. 66’ya göre, iade alacaklısının geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra nedensiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına …. Bir yıllık sürenin başlaması için, iade alacaklısının kendisi aleyhine zenginleşen kişiyi ve zenginleşmenin kapsamını (nedensiz olarak uğranılan malvarlığı azalmasının miktarını) bilmesi aranmalıdır.
O halde, mahkemece; bir yıllık zamanaşımı süresinin, davacının (zarar görenin) mal varlığındaki eksilmeye yol açan eylem ve işlemin haksız olduğuna kesin olarak kani bulunduğu ve malvarlığındaki eksilmenin miktarını tam olarak öğrendiği (birinci ihale iptal edildiğinden ikinci ihalenin kesinleşme) tarihinden itibaren başladığını kabul ederek; davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esasına girilerek, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımının başlangıcının birinci ihale sonucu yapılan ihtarla öğrendiğinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.