Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/10116 E. 2010/11242 K. 24.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10116
KARAR NO : 2010/11242
KARAR TARİHİ : 24.06.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 36.000,00 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; 1 Parselde hazine adına kayıtlı taşınmazın imar planında cami olarak ayrıldığını, bu nedenle cami yapılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildiğini, davalı dernekçe usulsüz olarak … Market Urba Day. Tük. Orm. Ür. Tek. Tur. San. Tic. Ltd. Şti’ne aylık 1.500,00 TL bedelle 01.06.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kiraya verildiğini, yapılan bu kiralamanın usulsüz olduğunu, davalının sebepsiz zenginleştiğini beyanla aylık 1.500,00 TL’den olmak üzere 01.06.2006 ve 12.6.2008 tarihleri arasında toplam 36.000,00 TL kira bedelinin dönemsel olarak işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dernek vekili; derneğin kira tahsil etmediğini, vekeletsiz işgörme hükümlerine göre hareket etmiş sayılacağını, alacağın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının kira bedeli nedeniyle sebepsiz zenginleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK’nun 74. maddesi uyarınca, olayları izah taraflara hukuki nitelemede bulunmak Hakim’e ait bir görevdir.
Dava, niteliği itibariyle başkasına ait taşınmazı üçüncü kişilere kiraya vererek elde ettiği menfaatin devri istemidir.
Bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği veya bilebilecek durumda bulunduğu bir taşınmazı kendi malıymış gibi kiraya verip paralarını toplamış olması nedeniyle hak sahibinin o kimseden kiraların alınması için açacağı davada bir vekaletsiz iş görme ilişkisi bulunduğundan, BK’nun 410 vd.. maddesi hükmü uygulanır. Sorumluluk ta bu hukuki statüye uygun olarak değerlendirilmelidir.
Vekaletsiz olarak davacı adına iş gören davalı, gerçekten vekilmiş gibi hesap verme yükümlülüğündedir. BK.nun 392. maddesi “vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeye ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur” hükmünü içermektedir. Davalı, az yukarıda anılan yasa maddesi gereğince davacı adına kiracılardan aldığı kira paralarının hesabından sorumludur. Tahsil ettiği bu paraları nereye ve nasıl harcadığının hesabını vermekte yükümlüdür.
Somut olayda; davacı tarafından cami yaptırılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilen taşınmaz üzerine cami altına yaptırılırken, gelir elde etmek amacıyla bağımsız bir bölüm daha yaptırılmış, davalı dernek tarafından bu kısım kiraya verilmek üzere davacıdan izin istenmiş, izin verilmemiş olmasına rağmen dava dışı şirkete 19.9.2006 tarihinde teslim edilerek 1.1.2007 tarihinden geçerli olmak üzere kiraya verilmiştir. Ancak davacı tarafından 3.10.2006 tarihinde kiralama işlemi yerinde tespit ile, 4.10.2006 tarihinde kiracıya ve davalı derneğe kira ödenmeyerek, kiralananın tahliye edilmesi tebliğ edilmiştir. Aynı zamanda Valilikten 2886 … yasanın 75. maddesi uyarınca taşınmazın boşaltılması talep edilmiş, görevliler tarafından kiralanan 23.1.2007 tarihinde mühürlenerek kullanım engellenmiştir.
O halde, mahkemece, davalıdan bu hususta hesap istenmeli, delilleri ve varsa davacının karşı delilleri sorulup alınmalı, gerekirse konusunda uzman bilirkişiden taraf ve yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek, dava konusu dönemde davalının aylık 1.500,00 TL kira almak suretiyle davacıya iade borcuna girdiği ispat edilmeden, davanın kabulü doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; sadece zeminin mülkiyetinin davacıya ait olduğu, muhdesatın davalı tarafından yaptırıldığı, davacının kira sözleşmesinin tarafı olmadığı gözetilmeden, sözleşmede yazılı kira bedeli üzerinden davanın kabulü usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.