Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/444 E. 2009/2376 K. 19.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/444
KARAR NO : 2009/2376
KARAR TARİHİ : 19.02.2009

MAHKEMESİ : DİVRİĞİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2008
NUMARASI : 2007/1-2008/137

Dava dilekçesinde suya vaki müdahalenin önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili, müvekkil köyün eskiden beri kullanım ve zilyetliğinde olan Kale mevkiindeki 2 adet kaynak suyunun, içme suyu olarak köye getirilmesi düşünülürken davalı köyün kazılar yaparak kendi köylerine götürme çabasına girdiklerini, müvekkil köyün içme suyunun aşırı kireçli olması nedeniyle halk sağlığına zararlı olduğunu, davalının ihtiyacına yetecek başka sularının da bulunduğunu beyanla davalının suya vaki müdahalesinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili köyün sınırları içinde bulunan bu kaynaklardan kadimden beri müvekkil köy halkının yararlandığını, dava konusu kaynaklara yakın mesafede ağılları ve ağaçları olduğunu, davacının içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayacak suları bulunduğunu, müvekkilinin şu an kullandığı içme suyunun guatr hastalığına neden olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı köyün dava konusu kaynaklardaki suyun 0,334 lt/sn lik kısmına yaptığı müdahalenin men’ine karar verilmiş, bu karar Dairemizin 21.09.2006 tarih ve 2006/11479 E-11403 K. Sayılı kararı ile “dava konusu suyun genel sulardan olup, mahkemece, suların en az olduğu dönemde (jeoloji, fen ve zirai bilirkişiden) oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılıp tarafların itirazları da gözönünde bulundurularak, taraf köylerin tüm mezraları da dahil yararlandıkları mevcut sular ve kaynakları belirlenip ölçülmeli, kullanma ve sulama suyuna olan ihtiyaçları ile kullanma biçimleri tesbit edilmeli ve infazı kabil (mevsimsel değişikliklerden ve debiyi etkileyecek yağış, kuraklık gibi unsurlardan etkilenmeyecek) bir kullanma rejimi düzenlemekten ibarettir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Her ne kadar mahkemece, bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmeyerek ( kullanma rejimi kurulmayarak), her iki köyün de su ihtiyaçlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermekle yükümlüdür. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü mühtesep hak doğmuştur.
Öyle ise mahkemece, belirtilen ilke ve esaslar gözetilerek, yukarıda zikrolunan bozma kararı gereğince yargılama yapılarak, herkesin faydalı ihtiyaçları oranında faydalanabileceği bir su rejimi kurulması gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.