Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/21722 E. 2010/4142 K. 11.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/21722
KARAR NO : 2010/4142
KARAR TARİHİ : 11.03.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 6.599-TL.alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davalı öğretmenler … ve Hülya’nın, olmayan bir bölüm ve kadroya “bölüm koordinatör şefi”olarak görevlendirilmeleri ve bu kişilerin görevli bulundukları okullarında ayrı bir atöyle, labaratuar bulunmaması ve de fiilen bu kapsamda bir çalışmaları, ders vermeleri sözkonusu olmaksızın, ….Öğretmen ve Yöneticilerin Ek Ders Saatlerine İlişkin Esasların 6.maddesinin sondan ikinci paragrafında yer alan “şef” ibaresinden hareketle yorum yoluyla ücret aldıkları … sürülerek davalı öğretmen ve diğer sorumlulardan, haksız ve usulsüz ödemelerin iadesi istenilmiştir.
Mahkemece; davalılara yapılan ödemelerin yokluk açık hata, davalıların hilesi ve mutlak butlanla batıl işlem ve de gerçek dışı beyana dayalı olarak yapılmadığı sadece davacı idarenin farklı yorumundan kaynaklanan bir ödeme olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1972/6 E.-1973/2 sayılı içtihadına göre 60 günlük süre içerisinde bu alacağın geri istenebileceği işbu sürenin geçtiği gerekçesiyle süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından davalı öğretmenlere yapılan ödemelerin hatalı yorumdan kaynaklandığı kabul edilmektedir.
BK.nun 62.maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse, yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu maddede belirtilen yanlışlık, … ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
O halde dava konusu alacağın BK.nun 62.maddesindeki koşullara göre geri istenebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; uzman bilirkişi aracılığı ile davacının almaya hak kazandığı alacağın hesaplanması ve alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece; “hatalı terfi ve intibak nedeniyle fazla yapılan ödemelerin davalının hilesi ve gerçek dışı beyanı ile yokluk ve mutlak butlan ile malül olmadığı için geri istenemeyeceğine yönelik Y.İ.B.Büyük Genel Kurulunun 27.1.2003 tarih, 1972/6 E., 1973/2 K.sayılı kararına” dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Çünkü mahkemenin dayandığı İ.B.K. ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Bu İ.B.K.nun idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği kabul edilmelidir.
Herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.