Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/21411 E. 2010/3 K. 18.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/21411
KARAR NO : 2010/3
KARAR TARİHİ : 18.01.2010

MAHKEMESİ : NEVŞEHİR AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2009
NUMARASI : 2008/518-2009/674

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davalı kocanın sürekli olarak davacıya hakaret edip dövdüğü, son olarak da evden kovduğu, davacının çocuğu ile birlikte baba evine sığınmak zorunda kaldığı ileri sürülerek davacı eş ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi istenilmiştir.
Mahkemece; müşterek çocuk lehine 175 TL nafakaya hükmedilmiş , davacı eş yönünden ise kendi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çalıştığı ve gelir elde ettiği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, TMK’nun 186/3.maddesinde de; eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar, hükmü yer almıştır.
Aynı yasanın 197.maddesind de; ayrı yaşamada haklı olan eşin diğer eşten tedbir nafakası isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı (kadın) ayrı yaşama hakkına dayalı olarak tedbir nafakası istemektedir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, davalı (koca), birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcudtur. Bu giderlere örnek olarak, kira parası, yakıt parası, elektrik, telefon ve su parası gibi giderler gösterilebilir. Giderlere katılmada ise ölçü eşlerin “güçleri” esas alınmalıdır. Davacı (kadın) nın geliri bulunması, emekli olması, gelirlerinin davalıyla denk olması, hatta davalının gelirinden daha fazla olsa bile, davalı (koca) yı ortak giderlere katılma yükümlüğünden büsbütün kurtarmaz, bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Keza, davacı (kadın) nın belirli ve sürekli bir gelirinin olması, ona, tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir.

Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; tanık anlatımlarından davacının şiddet gördüğü, bir süredir baba evinde yaşadığı, davalının eş ve çocuğunun geçimi ile ilgilenmediği, dolayısıyla davacının ayrı yaşamada haklı olduğu anlaşılmaktadır.
O halde; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmek suretiyle, davacı eş çalışıyor olsa dahi onun lehine de hakkaniyete uygun bir miktarda nafakaya hükmetmek gerekirken istemin tümden reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.01. 2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.