Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/21223 E. 2010/1741 K. 09.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/21223
KARAR NO : 2010/1741
KARAR TARİHİ : 09.02.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde suya el atmanın önlenmesi ve verilen zararın tazmini ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının tapulu arazisinden çıkan suyun, davalı tarafından borular vasıtası ile taşınmazın dışına çıkartıldığını, su kuyusunun tahrip edildiğini, bu eylem nedeni ile davacının ağaçlarının kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını beyan ederek, suya yapılan müdahalenin önlenmesi ile meydana gelen zararın tahsiline karar verilmesi talep ve dava ve edilmiştir.
Davalı savunmasında, kendisinin köy muhtarı olup, köyün içme suyunu temin amacı ile bu eylemi gerçekleştirdiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, tazminat talebinin kabulüne, köy içme suyu ihtiyacının her zaman sulama suyu ihtiyacına tercih edileceği gerekçesi ile suya müdahalenin önlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Medeni Kanunun 756. maddesine göre; kaynak, arzın mütemmim bir cüz’ü olup mülkiyeti, kaynadıkları toprağın mülkiyeti ile birlikte iksitap olunur. Başkasının arzındaki kaynaklardan istifade, irtifak olarak tapu siciline kayıt ile tesis olunur.
Yeraltı suları, genel olarak menfaati umuma ait sulardandır. Bir arza malik olmak, onu altındaki suya malik olmayı tazammun etmez.
Yeraltı sularından arz maliklerinin istifade şekli ve bunun derecesi mahsus kanunlarında gösterilir.
Ayrıca, Yargıtay’ın kökleşmiş içtihadlarına göre tapulu yerden kaynasa bile, bir suyun kaynadığı taşınmazın sınırları içinde kalamayacak kadar büyük olması,veya suyun yeryüzüne çıkar çıkmaz bir dere haline gelmesi veyahut suyun özel mülkiyete bağlı olması kamu için zararlı olacağı hallerde kaynağın arzın mütemmim cüz’ü hükmünde tutulması mümkün görülmemektedir.
Eğer dava konusu su özel su ise, köy içme suyu ihtiyacına tahsis edilebilmesi için, idari bir kararın (tahsis, kamulaştırma vs..) alınması gerekmektedir. Davalı muhtar, suyu ancak bu şekilde alabilir. Eğer dava konusu su genel su ise, herkesin kadim ve öncelik … gözetilerek faydalı ihtiyaçları oranında kullanabilecekleri bir su rejiminin kurulması gerekir.
Buna göre, mahkemece öncelikle ehil bir bilirkişi (Jeoloji Müh.vb.) marifetiyle keşif yapılarak davacının tapulu taşınmazı içinde bulunan su kaynağının taşınmazın sınırları içinde kalacak miktarda özel su mu, yoksa taşınmazı aşacak bir dere oluşturacak miktarda genel su mu olup olmadığının belirlenmesi, bu belirlemeden sonra da, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerekir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.